Tanshaydar'ın Mekânı
Başka bir şey yok
Kategori: Kitap

Dead Space: Martyr (Şehit)

Dead Space Martyr

Geleceği gördük.
Ölümden sonraki yaşamla lanetlenmiş bir evren.

Hepsi, bizi yeni bir çağa götürüp, kökenimiz ve kaderimizle yüz yüze getiren arkeolojik bir keşfin yapıldığı Yucatán yarımadasının derinliklerinde başladı.

Michael Altman kimsenin duymayacağı bir teoriye sahip.

Gelmek için asırlar boyunca dünyamızı lanetledi.

Bu, sonunda, onun hikâyesidir.

Az önce arka kapak yazısını okudğunuz Dead Space: Martyr, 1 Mart’ta siparişini verdiğim ve bir buçuk hafta içinde elime geçen bir kitap oldu. Her ne kadar internette çıkış tarihi olarak 2010 Temmuz denilse de, ben ancak Şubat ayında sipariş verilebilir halde olduğunu gördüm ve kitabın içinde de First Edition January 2011 (İlk Baskı Ocak 2011) yazıyor. Demek ki yeni çıkmış bir kitap. Şahsen, Türkçe’ye çevrileceğini düşünmediğim ve riskli bir bekleyişe girmek istemediğim için siparişi basıp getirttim. Oldukça sürükleyici olan kitap bitti ve söyleyebilirim ki, oyundan beyazperdeye geçen ürünler güzel olmayabilir; ama oyundan kitaba geçenler çok güzel oluyormuş!

Geçen sene Nisan civarında, Dead Space’in kitabının yazılacağı haberi çıktığında, oldukça heyecanlanmış ve sevinmiş; ama ‘o kitap yazılacak da, basılacak da, Türkiye’ye gelecek de, ohooo‘ şeklinde bir serzenişte bulunmuştum. Zaman çok hızlı aktı anlaşılan. Zaman geçtikçe kitabın ilk oyundan öncesini anlatacağını, Black Marker hakkında olduğunu, Michael Altman’ın Unitology’yi kuruşunu anlatacağını öğrendikçe, Dead Space evreninin daha da sağlam hale gelip cevapsız soruların çözülecebileceğini bilmek beni heyecanlandırdı. Ve kitap bütün heyecanlarımı karşıladı.

Kitap, bir odada bir kişinin bir Brute tarafından saldırıya uğrayıp öldürülmesiyle açıldıktan sonra bir iki garip olayın üzerinden geçip Michael Altman’a geliyor. Altman, ilk oyunda antropolog olarak geçiyor olsa da, kitapta kendisi jeofizikçi olarak geçiyor. Antropolog olan ile sevgilisi, Ada. Burada ya kitap hatalı, ya da Unitology yalan söylüyor. Yucatán‘da çalışırken kraterin merkezinde bir anomali keşfeden bilim adamları önce şaşırsa da, teker teker ilgilerini yititirlerken, Altman bu işin peşini bırakmıyor, ve kendisini hem Marker’a, hem de bir dizi kötü olaya sürükleyecek yolda ilk adımlarını atmaya başlamış oluyor.

Şunu belirtmek istiyorum ki, oyunda Altman hakkında ne düşündüysem, ne söylediysem hepsi yanlış. Dead Space evreninde, kendisini karısı için feda eden Gabe Weller’dan bile daha delikanlı karakter bu adam.

İşin ilginç kısmı, Marker, bulunduğu yerde 60 küsur milyon yıldan beri duruyor. Eski kültürlerin kratere verdiği Chicxulub adı, şeytanın kuyruğu anlamına geliyor ve yaptıkları işaret, yani orta parmaklarını işaret parmaklarının etrafında sarıp korunma işareti yapmaları, Marker’ın kendi yapısını anımsatıyor. Bu çok ilginç bir ayrıntı. Yalnız, daha ilginç olanı, krater hakkındaki efsane. Şeytan, yeryüzünü terkederek yeraltına inerkerken kendisine bir delik açarak iniyor, fakat tam yeraltı dünyasına indiğinde delik kapanıyor ve kuyruğu orada sıkışarak kalıyor. Chicxulub, Maya dilinde aslında şeytanın kuyruğu anlamına gelmiyor(asıl anlamı şeytanın piresi, belki Necromorph’ları kastediyordur), ama yazar bunu kitapta böyle yansıtmak istemiş ve açıkçası çok harika bir efsane oluşturmuş. Yerlilerin inancına göre şeytan, kuyruğu aracılığıyla yeryüzünde hakimiyet sürme isteiğini bir şekilde gerçekleştirmeye çalışıyor. Hiçbir yerlinin kraterin tam kalbinde ne olduğunu bilmemesine rağmen, şeytanın kuyruğunun orada olduğuna inanarak parmaklarıyla işaret yapmaları o şeyin gerçekten de ne kadar süredir orada olduğunu doğruluyor.

Marker adının nereden geldiğine gelirsek. Marker adını Marker’ın kendisi veriyor. Evet, inanması zor; ama ilk defa Marker kelimesinin geçtiği yer, Marker’dan bir parça almak için aşağı inen batisferdeki pilotun gördüğü halisünasyonda geçiyor.

Burada, oyunlardaki insanların neden duvarlara kanlı işaretler çizdiği, neden çıldırıp birilerini öldürdüğü çok iyi anlatılmış. Ve kimse kızmasın ama, Dead Space 2’nin sıçmaya ne kadar yakın bir oyun olduğunu da anladım.

Buradan sonraki yazılar spoiler niteliğindedir, eğer kitabı okumaya niyetliyseniz direk en son paragrafa geçin.

Michael Altman, bir kahraman veya süpermenvari bir varlık değil. Sıradan bir insan ve şansını zorladığı anların bazılarında başarılı olurken bazılarında postu deldirmeye kadara gidebiliyor. Kendisini tanıdıkça, daha çok sevip saygı duydum. Kasabanın sarhoşu ile konuştukları sırada, aslında dilbilimci olan sarhoşun Altman hakkında yaptığ yorum harikadır:

– Michael, Tanrı’nın sağ elinde olan başmeleğin adı (Mikâil). Sen dindar bir adam mısın, Michael?
– Hayır, değilim.
– O zaman sana Michael olarak değil de Altman olarak hitap edeceğiz. Altman ismi Almanca, değil mi?
– Evet; ama ben Kuzey Amerika sektöründenim.
[…]
– Adın, Altman. Alt, yaşlı anlamına gelir, mann, iki n’li olan mann ise adam anlamına gelir. Sen yaşlı bir adam değil, genç bir adamsın.[…]Belki başka bir anlamı vardır. Alt, ‘antik’ anlamına da gelebilir. Ama bunun yaşlıdan pek farkı yoktur. Altman ‘yaşlı adam’ veya ‘yaşlı hizmetkâr’ olabilir, ama eğer çok serbest bir anlam yüklemiyorsam, ‘bilge adam’ anlamına da gelebilir. Senin için hangisi olur?

Gerçekten de, kitapta hangisi Altman için olacaktır? Marker’ı çıkaramayan ilk batisferden sonra Altman merağının ve cesaretinin sonucu olarak bir firmanın eline düşecektir. Ya ölecek, ya da takıma katılacaktır. Altman, gerçekten de bilge bir adam, ve takıma katılarak çok daha fazla bilgi edinirken, Marker’ı çıkarmaya gidecek tek insan oluyor. Çünkü defalarca Marker’ı görmesine rağmen, yanında gelen herkes halisünasyonlar görüp bazen de çıldırırken, kendisi halüsinasyonları şiddetle reddederek Marker’dan etkilenmiyor.

İlginç bir şekilde, Marker çıkarıldıktan sonra onun hakkında en mantıklı teorilere sahip olan insanlar Altman’ın etrafına geliyor, ve hiç kimsenin haberi olmadan Marker’ı ilahî bir yapı olarak görmeye başlayan insanlar belirmeye başlıyor. Unitology’nin ilk adımları atılırken Altman’nın bunlardan haberi bile yoktur. Ta ki, bir gün bir gurup unitologist odasına gelerek “sen bizim peygamberimizsin” diyene kadar. Altman’ın buna tepki göstermesi ve gidin başımdan demesi üzerine Altman’ı ‘reluctant prophet’, yani isteksiz peygamber olarak çağırmaya başlıyorlar. Bir de bunlar çıktı başımıza diyen Altman, Marker’ın gerçekten ilahî bir yapı mı, yoksa insanlığı yoketmek için başka varlıklar tarafından yerleştirilmiş bir saatli bomba mı olduğuna karar vermek zorunda kalıyor.

Bu arada, Convergence kelimesi de yine Marker tarafından tanıtılıyor. Altman, kendisinin peygamber olduğuna inanan yüksek erişime sahip kişiler üzerinde etkisini kullanarak Marker’ı yakından tanımaya ve daha çok teori üretmeye başlıyor. Edinilen en kesin bilgi, Marker’ın yaydığı sinyallerin ve üzerindeki işaretlerin bir DNA dizilimi olması. Yalnız ilginç olan, Marker’ın üzerinden bir parça alındıktan sonra farklı bir sinyal yolluyor olması. İlk sinyal tamamiyle insan DNA’sı iken, ikinci sinyal daha değişmiş bir DNA dizilimi yayıyor. Bu da, yeryüzündeki insan yaşamını başlatan ilk sinyalin Marker’dan gelmiş olma teorisini destekliyor. Yalnız ikinci sinyal, inananlara göre insandan bir sonraki adımı, evrimin bir üst basamağını simgelerken, bazılarına göre sadece bozulmuş bir sinyal.

Altman’ın vardığı bir başka teori ise, Marker tarafından oluşturulan halisünasyonların, aslında Marker tarafından oluşturulmadığı ve insanları Marker’dan korumak için muhtemelen kendi zihinleri tarafından oluşturulmuş koruyucular olduğu. Yalnız, zayıf insanlarda bu halisünasyonlar eninde sonunda başarısız oluyor ve Marker bu halisünasyonları bile ele geçirerek kendi konuşuyor. Marker, asıl isteğini ise Altman’a sevgilisinin halisünasyonu olarak söylüyor. ‘Bir bebek istiyorum Michael‘.

Kitabın sonunda en üst düzeydeki insanların bile Unitologist olması kaçınılmaz sonu getiriyor. Ve inanılan şey, Marker’ın insanlara sonsuz yaşam kaynağı vermek için tanrıların hediyesi olduğu yönünde. Necromorph’ların oluşmasına ise Marker’ın “bozulmuş” olmasının sebep olduğunu, yapılacak yeni bir Marker’ın ise evrimin bir sonraki adımına basamak olacağını iddia ederek açıklama getiriyorlar.

Altman, Black Marker’ın istediğinin yeni Marker’lar yapılması olduğunu anlayan ilk kişi. İlginç bir şekilde Marker bunu ona ‘söylüyor’. Altman ise, bu isteği kullanarak, Marker’ı durdurmayı başarıyor. Marker’ı durdurduktan sonra tesisi komple denizin derinliklerine gömem Altman, insanlığı büyük bir faciadan kurtarmasına rağmen, hayatını kurtardığı ve kendisinin peygamber olduğuna inan bir unitologist tarafından etkisiz hale getirilerek şirketin eline düşüyor. Altman Marker’ı durduruyor, denizin derinliklerine gönderiyor, tüm dünyayı Marker’dan haberdar ediyor, bir sürü insanın hayatını kurtarıyor… Tüm bu yaptıklarına karşın, DredgerCorp firmasına çok büyük bir zarar vermiş oluyor ve bu ona en kötü şekilde ödetiliyor. Kız arkadaşını öldürmekle kalmayıp, kurmaya başladıkları Unitology dinini Altman’a ithaf ederek onu bu dinin kurucusu ve peygamberi olarak tanıtıyorlar. Yüzyıllar sonra bile, ‘Altman be praised’ diyen insanlar, onun adını ilahî bir varlıkmış gibi anıyorlar. En sonunda ise, Altman’ın eline kendisini savunması için bir kaşık vererek bir Brute ile aynı odaya bırakıyorlar. Altman, her şeye rağmen kendisini savunmaya çalışıyor, hatta yaratığa büyük zarar veriyor; ama insanlığı (şimdilik) kurtaran o delikanlı adam, küçük düşürücü bir kadere kurban oluyor.
Dead Space evreni boyunca Unitology’nin Altman hikâyesi, dinin kurucusu olan bir aziz, bir evliya, bir şehit (martyr) olarak anlatılıyor; ama bu, sadece DredgerCorp’un başındakilerin kendi bozuk amaçları için uydurdukları bir hikâye. Ama bence, Altman gerçekten de bir şehit. İnsanlığı kurtarmaya çalıştığı için asılar boyunca adı lanetlenmiş bir şehit.

Bu arada, Red Marker, kesin olarak belirtilmese de, Altman’ın Black Marker’ı durdurmaya çalışırken yarattığı aynasal dizge kullanılarak yapılıyor. Yani, nasıl ki Dead Space 2’deki devasa Marker Isaac’ten yapıldı, Red Marker da Altman’dan yapıldı.

Spoiler Sonu

Metro 2033‘te aksiyon sahnelerine erişebilmek için 350 sayfa okumuştum. Martyr’da asıl Dead Space sahnelerine gelebilmek için yine 300 sayfa okumam gerekti; ama nasıl sahneler… Altman’ı, ölen ve/veya dönüşen herkesi yakından tanıyoruz. Dönüşüm sahneleri, yeni necromorph’lar, infector isimli mahlûkatın ilk ortaya çıkışı… Dead Space 2’nin başlangıcı için harika demiştim; ama Dead Space: Martyr’ın bu sahneleri neredeyse ilk oyundan bile güzel.

Dead Space: Martyr, Dead Space evreninde en fazla boşluk dolduran ve en güzel hikâyeye sahip parça. Buna rağmen muğlakta bıraktığı çok şey var. En önemlisi, Red Marker’ın hikâyesi. Evet, Downfall, Dead Space, Extraction ve Aftermath ile Red Marker’ın ikinci perdesi anlatılmış olsa da, yapılış süreci ve Aegis 7’ye yerleştirilişini içeren ilk perde hakkında hiçbir şey bilmiyoruz. Belki yeni bir kitap çıkar ha? İnşallah!

Notlar

– Kitapta Hideki Ishimura isimli bir karakter geçiyor, unitologist. Muhtemelen USG Ishimura onun anısına isimlendiriliyor.
– Kitap Altman’ın hikâyesini anlatıyor olsa da, kapaktaki karakter, Black Marker ile ilk defa kontak kuran Hennesey isimli pilotun resmi.
– Hammond ve Ramirez gibi isimler kitapta geçiyor. Sanırım unitologist oldukları için çocukları da yüksek yerlerde oluyor ve sonraki Dead Space parçalarında isimler geçiyor.
– Chicxulub kıyılarında daha önce de necromorph görülmüş. Köyün sarhoşunun anlattığına göreyse kitabın başında görülen ve öldürülen necromorph(Wheezer), birkaç gün önce gördüğü bir denizci ile aynı dövmeye sahip.
– Altman bir tane necromorph balık görüyor.
– Kitapta, olayların geçtiği yıl hiç belirtilmiyor. Oyundaki notlara göre Altman’ın, kitapta da geçen tüm dünyaya açık konferansta Black Marker’ı ifşa etmesi 2214’te geçiyor. 15 Mart 2215’te Altman ya ölüyor, ya da öldüğü açıklanıyor. Dead Space’in, yani Isaac’in hikâyesinin 2507’de geçtiğini unutmayın.
– Red Marker, yani Black Marker’ın ilk başarılı kopyası 2314’te, yani tam yüz yıl sonra yapılıyor. Altman, insanlığı bir asır boyunca korumayı başardı.
– Black Marker’ın yaydığı sinyalin insanoğluna gen terapisi yoluyla ölümsüzlük mü verdiği, yoksa yabancı bir yaşam formunun DNA dizilimini mi içerdiği halen gizemini korumaktadır.
– Marker iki farklı sese yol açıyor. Biri insanlara kendilerini ve etraflarındakileri öldürmelerini söylerken, diğeri Marker’ı yalnız bırakıp bir daha asla rahatsız etmemelerini söylüyor. İki sesten hangisinin doğrudan Marker’a bağlı olduğu bilinmediği gibi, diğer sesin kaynağı da aynı şekilde muğlakta.
– Marker’ın etrafında Necromorph’ların yaklaşamadığı ve hatta dönüşümün durduğu bir bölge var ve Marker tarafından Dead Space (ölü boşluk) olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla Dead Space: Downfall’daki olay doğrulanıyor. Diğer oyunlarda neden böyle bir olay olmadığı bilinmiyor.

17 şey demişler
  1. yavaş yavaş çeviri geliyo galiba önce dead space çıksada en baştan bi daha oynasak neyse kolay gelsin tansel

    sinan 29 Mart '11 tarihinde | Cevapla
  2. oyun içindeki bi takvimde öyle geçiyordu.oyundan ripledim.
    http://hizliresimyukle.com/showpic-58754/deadspace2.exe_0xf809e21e.gif

    1) ilkoyun 2414 de geçiyor olabilir.
    2)tabi bu ishimura içinde olan bir kaplama belki sadece black markerın kopyalanmasının 100.yıl hatıra takvimide olabilir.belki bir easteregg redmarkerın aegis e yerleştirilme tarihinini ima ediyordur(komple komlo terimdir)
    3)belkide bir grafikerin tembelliğidir çünkü 2.oyunda da aynı takvim var.(gerçi böyle olması 2. tezede uyuyor)

    kardiyak 24 Mayıs '11 tarihinde | Cevapla
  3. İki üç kadın resmi olan 128×256’lık bir takvim dokusundan bu kadar komplo teorisi çıkarmayı açıkçası gereksiz buldum.

    Silent Hill’den olsa üzerine elli tane teori yazılır hatta az bile gelir; ama söz konusu Dead Space ve yapan kişilerin ikinci oyunda nasıl bir sıçış yaptığını görünce üzerine bu kadar düşmeye değil, hiç düşünmeye gerek yok.

    Bu arada, ilk oyun 2507’de geçiyor. Kafa karışması olmasın.

    Tanshaydar 24 Mayıs '11 tarihinde | Cevapla
  4. http://www.gamesradar.com/f/the-secrets-of-dead-space-deciphered/a-2008102316501646005 ds ile ilgili güzel şeyler var ve 2 oyunda da güzel eastereggler bulunuyor. tabi silenthill’in yanına yaklaşamaz.umarım çeviride bu tür duvar yazılarının çeviriside olur.

    kardiyak 24 Mayıs '11 tarihinde | Cevapla
  5. kitap türkçe olarak çıktı mı çıkmadıysa ingilizcesini nerden buldunuz?

    toruk 31 Temmuz '11 tarihinde | Cevapla
  6. Kitap Türkçe olarak çıkmadı, çıkacağını da sanmıyorum. Ben e-bay üzerinden İngiltere’den satın aldım.

    Tanshaydar 31 Temmuz '11 tarihinde | Cevapla
  7. Öncelikle Dead Space ile ilgili en güzel Türkçe kaynak diyebilirim.Çoğu sözlükte hep oyunla ilgili detaylara değinilmiş konu şöyle üstün körü geçilmiş.Dead Space 2 sıçmış demişsiniz, hangi yönden Unitology detaylarına girmediği için mi ,yoksa şu bölüm mü “Altman’ın vardığı bir başka teori ise, Marker tarafından oluşturulan halisünasyonların, aslında Marker tarafından oluşturulmadığı ve insanları Marker’dan korumak için muhtemelen kendi zihinleri tarafından oluşturulmuş koruyucular olduğu. Yalnız, zayıf insanlarda bu halisünasyonlar eninde sonunda başarısız oluyor ve Marker bu halisünasyonları bile ele geçirerek kendi konuşuyor.” DS2’de Nicole halisünasyonlarını Isaac mi oluşturdu yoksa Marker’ın etkisi mi oyunda bir süre inanmıyor zaten sonlara doğru inanmaya başlıyor ve sonunda inancı boşa çıkmış oluyor, gerçi biraz karman çorman ettim ama hangi açıdan batırmışlar aydınlatırsanız sevinirim.

    Ozzy_0354 4 Kasım '11 tarihinde | Cevapla
    • Öncelikle konu ile ilgili bir yorum yaptığınız için teşekkür ederim 🙂

      Dead Space 2, ilk oyundan çok daha kötü bir senaryoya sahip.
      Karakter derinlikleri yok.
      Strauss gibi bir karakteri Aftermath gibi kısacık bir çizgi filme sıkıştırdılar.
      Bir de, biz bir Marker ile başa çıkamazken, koca kitapları tek bir Marker’a harcarken; ikinci oyunda on milyon tane markercık çıkardılar başımıza.
      İlk oyunda harika psikolojik öğeler bulunurken, ikinci oyunda zerresi yok.
      İlk oyun bir survival havasına sahipken, ikinci oyun oradan oraya koşuşturmalı aksiyon dolu soluk soluğa bir oyun olmuş.
      Bunlar ve benzeri sebeplerden dolayı Dead Space 2’nin Call of Duty’ciler için korku oyunu olduğunu düşünüyorum.

      Kendisine oyun eleştirmeni diyen ve ağzının içine bakılan bazı insanlar tam tersini savunuyor; ama benim görüşüm kesin ve net.

      Tanshaydar 4 Kasım '11 tarihinde |
  8. Dead space ile ilgili yazılarını dikkatle takip ediyorum hocam. Gayet akıcı ve net bir şekilde olayları anlattığın için teşekkür ederim.

    Rıdvan 6 Aralık '13 tarihinde | Cevapla
    • Faydası dokunduysa ne mutlu bana. Genelde oyuncular hikâyesine dikkat etmez; ama Dead Space serisi beni hikâyesiyle etkileyen bir oyundur. Beğenmenize sevindim.

      Tanshaydar 7 Aralık '13 tarihinde |
  9. Müthiş ve bu konudaki tek içerik.

    Okan 28 Kasım '14 tarihinde | Cevapla
  10. Hocam eline sağlık Dead Space serisine yeni başladım. Oyunu satın aldım hikayesinin bukadar derin olcağını düşünmemiştim. Kesinlikle 2. oyunuda satın alıcam.

    Eyüp 13 Aralık '14 tarihinde | Cevapla
    • Oyunlarda hikâye bu kadar derin değil maalesef, ilk oyun ve 3. oyunun DLC’si Awakened bu derece denilebilir, 2. ve 3. oyunlar aksiyon odaklı daha çok.

      Tanshaydar 13 Aralık '14 tarihinde |
  11. Kafama takılan bir şey oldu. Dünya üzerindeki kara marker dan örnek alındıktan sonra mı necromorph balık ve necromorph dövmeli denizci görüldü? Yani örnek alınmasaydı ilk haliyle olduğu gibi yaydığı sinyal ile tam anlamıyla bir insan mı diriltecek ti? Veya necromorph lar ortaya çıkmayacak mıydı? Teşekkürler.

    Alp 14 Nisan '15 tarihinde | Cevapla
    • Yerliler Necromorph’ları alkol dökerek yakıyorlar. Bir ayin şeklinde oluyor bu olay, yani yıllar boyu çok defa buna şahit olmuş ve inançlarının bir parçası haline getirmişler.
      Necromorph’lar çok çok nadiren de olsa denizden çıkıp gelebiliyorlardı, yani Marker’dan parça alınmadan önce bile görülüyorlardı. Marker’ların hiçbir oyun veya hikâyede bir insan dirilttikleri görülmedi.

      Tanshaydar 14 Nisan '15 tarihinde |
  12. Vay Canına. Gerçekten neresinden tutarsanız tutun çok derin bir hikaye. Açıkladığınız için Teşekkürler.

    Alp 14 Nisan '15 tarihinde | Cevapla
    • İnsan diriltme olayını varsayım olarak almıştım. Yazdığınız yazıya göre; yani ilk olarak Kara marker ilk keşfedildiğinde gönderdiği sinyaller insan DNA sı olması. Sonra Kara markır dan bir parça alındıktan sonra bu sinyalin değişmesi. Tabi kitabı daha okumadığımız için aklıma Marker ın ilk haliyle insanlara doğal bir etkisi aklıma geldi o yüzden diriltme demiştim. Ama siz açıkladınız. Sis kayboldu. Tekrardan Teşekkürler.

      Alp 14 Nisan '15 tarihinde |

Eyüp için bir cevap yazınCevabı iptal et