Tanshaydar'ın Mekânı
Başka bir şey yok
Kategori: Yazılım

64 bitin Gücü Adına [Vista]

vista64Alalı iki yılı geçmiş olan dizüstü bilgisayarımın yavaş yavaş ömrünü doldurmaya başladığı gerçeğine gözlerimi daha fazla kapayamazdım. Geçenlerde aldığım RAM ile biraz daha performans sağlamaya çalışmış olsam da, fazladan gelen 1 GB’ın çok da etki göstermeyeceği aşikâr. Belki de ben bilgisayarımı tam güçle kullanmıyordum diye düşünmeye başladığım sıralarda; kullandığım Ubuntu 8.10 x64‘ün yanısıra, neden 64 bitlik bir Windows kullanmıyorum diye kendi kendime sordum. Ve macera böyle başladı.

Okuduğum bölüm dolayısıyla Microsoft ürünlerinin bir çoğuna ücretsiz erişim imkânım var. XP’nin rezalet 64 bit desteğinin yıllardır gözümü korkutmasının yanında; Vista’nın 64 bit desteği konusunda aylardır okuduğum iyi yorumlar; bir adet orjinal Vista Business x64 SP1 indirip kurma kararım ile sonuçlandı. Ürün anahtarını girerken yaşadığım heyecanı anlatamam, çünkü öyle bir şey yok 🙂

Her neyse; Vista hakkında okuduğum, yazıp çizdiğim onca şeyden sonra gidip de bu işletim sistemini yüklemek bir çok kişiye iki yüzlülükmüş gibi gelebilir, çünkü koyu bir Vista karşıtıydım. Ama daha beta olan bir işletim sistemini kullanmaktansa, ilk servis paketi bile çıkmış olan ve XP’ye göre kat kat daha iyi bir 64 bit desteği veren bir işletim sistemi yüklemek daha mantıklı geldi bana. Her şeyi linux üzerinde yapamıyorum maalesef ve o yüzden çok sık olarak Windows’a ihtiyaç duyuyorum (alışmış kudurmuştan beterdir misali). Uzun süren bir kurulum sürecinden sonra hoşgeldin ekranı ile karşılaştığım Vista, öncelikle ethernet kartımı tanıması ile gözüme girmeye başladı. Ne varki ekran kartımı pek de tanımıyordu. Zoraki bir 1024×768’lik çözünürlükten sonra HP‘nin sitesinden indirdiğim sürüclerle birlikte (ki çoğunun son güncellenme tarihi 2007’ydi) sistem biraz adam olmaya başladı.

Ne var ki, bilgisayar hiçbir şey yapmadığında bile neredeyse 1 GB RAM’i kullanıyor olması ve Vista’ya ayırdğım 40 GB’ın 15’ini Windows klasörünün (Özellikle de ‘winsxs’ ile) kullanması beni iyice kıllandırmıştı. Özellikle de Experience Index‘te ekran kartıma 2.6 vererek bilgisayarımı 2.6 puanda tutması beni iyice çileden çıkartmaya başlayacaktı. Görev Yöneticisini açıp çalışan servislere baktığımda 57 sayısını gördüğümde de çileden çıktım.

Tabi hemen sistemi kaldırmadım; o kadar da kolay vazgeçecek değildim. Vista inatçı, kullanıcıyı kullanmaya meraklı bir sistem olabilir; ama karşısında en az kendisi kadar inatçı ve bilgisayarla yatıp kalkan birisi vardı. Ya onu adam edecektim; ya da beta olmasına rağmen Windows 7 x64’ü kuracaktım. Böylece işe UAC’yi (User Account Control) kapatmakla başladım. Sonrasında kullandığım güvenlik duvarının 64 bitlik versionunu indirerek Vista’nın Firewall’ını ve Windows Defender’i kapattım. Ardından hemen lisanslı olarak kullandığım antivirüsümü indirerek (ne yazıkki 64 bitlik versiyonu yoktu; ama 32 bitlik versiyonu 64 bit üzerinde sorunsuz çalışıyordu) Vista’nın iddialı olduğu güvenliği bir kenara atarak kendi güvendiğim güvenlik yazılımlarıma sarıldım. Böylece sistem az da olsa adam olmaya başlamıştı.

İkinci adım olarak, Tune Up 2009‘u indirerek sistemin kayıt defteri girdileri ile oynamadan ince ayar çekmeye başladım. Sanal belleği de D:’ye RAM’in (hem min. hem max. değer için) bir buçuk katı olarak ayarladıktan sonra services.msc komutu ile kullanmayacağım servisleri kapatmaya başladım. Öncelikle söyleyeyim, bu konuda bilgili değilseniz pek bulaşmamalısınız. Zira bir hafta içerisinde 6 defa format atarak öğrenmek zorunda kalabilirsiniz. Bu konuda önerebileceğim kaynakların en iyilerinden biri Black Viper‘dır. Bir servisi kapatmadan, veya manuel’e almadan önce onun neler yaptığını, niçin otomatik çalıştığını, ne işe yaradığını iyice araştırın. Yoksa sistem kararsızlıkları ile karşılaşabilir ve canınızı boş yere sıkabilirsiniz. Yaklaşık 15 adet servisi kapattıktan sonra sistemi yeniden başlattığımda karşılaştığım manzara beni memnun etti. Çalışan servisleri 40 gibi bir sayıya düşürmüş ve sistem boştayken kullanılan RAM %35’lere kadar düşmüştü. Yani Vista’ya diz çöktürtmeyi başarmıştım. Ama halen gözlerindeki boyun eğmez ifadeyi silmem gerekiyordu.

Sistemi uzun süre böyle kullandıktan sonra halen bir tatminsizlik yaşadığımı farkettim. HP’nin bilgisayarlarına minimum derecede yazılım desteği sağladığını düşünürsek; kendi sürücülerinizi kendiniz elde etmek zorunda olduğunuzu anlamanız zor olmaz. Nvidia’nın sitesi son zamanlara kadar bu konuda rezaletken, son zamanlarda muhteşem bir destek vermeye başladı. Ekran kartım için en son sürücüyü indirerek (ki bu sürücü 2009 tarihliydi) kurdum. Ardından hemen anakartım (ve anakarta bağlı olarak IDE, Ethernet ve BUS sürücüleri…) için gerekli sürücüyü aradığımda bulmak beni hiç şaşırtmadı. 2009 tarihli olan bu sürücüleri kurduktan sonra Experience Index’i bir kez daha güncelledim ve ekran kartım için verilen 2.6 puanının 2.7’ye yükseldiğini gördüm. Tatmin olmaya başlamıştım.

Şu aralar Aero arayüzünden merağımı almaya çalışıyorum. Onu da kapattığımda XP’den aldığım performanstan daha fazlasını almaya başlayacağım, ki şu anda neredeyse eski XP performansımı yakalamış durumdayım. Sidebar’dan sıkıldığım ve Nvidia’nın System Monitor’u aynı işi gördüğünden, onu kapadım.

Sonuç?

64 bitin tüm nimetlerinden faydalanamıyorum; çünkü 64 bitlik işletim sistemlerininin en büyük sorunu, 64 bitlik yazılımların az sayıda olmasıdır. Özellikle iki elin parmaklarını geçmeyen 64 bit desteği veren oyunların olması bu durumu daha da kötüleştirmekte. En son olarak emektar Photoshop CS2’mden vazgeçip sırf 64 bitlik versiyonu var diye Photoshop CS4’e geçmem (ve daha fazla performans almam) da bu yüzdendir. Vista’nın 64 bitte yaptığı bir güzellik, 32 bitlik yazılımları 32 bit emülatörü ile çalıştırmasıdır. Yani bilgisayarınıza kuracağınız programların %97’si ile uyumluluk problemleri yaşamazsınız. Ama şu da varki, 32 bit emülatör üzerinde çalışan programlar 32 bitlik işletim sistemlerinde harcadıklarından daha çok sistem kaynağı harcarlar.

Son olarak…

Vista, işletim sistemi olarak bir deve, ve bu işletim sistemini adam etmek, o deveye hendek atlatmak gibi bir iştir. Ama biraz tecrübe ve neyi nerede arayacağınızı bilmeniz ile Windows Vista’yı adam etmeniz mümkün. Özellikle de SP1 olarak kurarsanız (yani SP1’i zaten içinde olan DVD’den) internette okuyacağınız bir çok sorunla karşılaşmayacaksınız. Ama SP2’yi beklerken de üç buçuk olabilirsiniz.
Ve eğer benim gibi ömrü dolmak üzere olan bir bilgisayarı uzatmalı olarak yüksek performansta kullanmak istemiyor; veya bir tasarımcı (ağır programlar kullanan biri) değilseniz, 64 bitten uzak durun…

5 şey demişler
  1. hakkaten iki yüzlülük yapmışsın ama bu ne yıllarca vistayı kötüledin yerden yere vurdun şimdi gidip vista kullanıyorsun 😀

    şaka bir yana benim leptopumda da vista geldi mecburen onu kullanıyorum sonra drayvır sıkıntısı filan çekmek istemem.

    ahmet 24 Şubat '09 tarihinde | Cevapla
  2. Eğer memnunsan ve stabil çalışıyorsa değiştirmene gerek yok.
    İzlenimlerimi daha sonra ayrı bir başlık altında toplamayı planlıyorum.

    Tanshaydar 24 Şubat '09 tarihinde | Cevapla
  3. Baştan sona okudum tansel gerçekten vistayı adam etmeyi başarmıssın benim anlamadığım bu microsoft bunu bu kadar sistem gereksinimini neden yapar biraz çabayla biz vistayı adam edersek bill amca bunu haydi haydi yapar sencede bu işte bi iş yokmu 🙂

    sessiz_tepe 28 Şubat '09 tarihinde | Cevapla
  4. Windows’un sorunu bu zaten. Linux’ta sadece temel özellikler kurulu olarak geliyor, ve kullanıcı da kendi istediği özellikleri kurup, ihtiyacı olan sevisleri açarak bilgisayarını öyle kullanıyor. Dolayısıyla ihtiyaçlarını karşılayabiliyor ve sıkıntı çekmiyor.

    Windows’ta ise, tüm servisler ve özellikler açık olarak geliyor. Birçok kişinin asla kullanmayacağı servisler açık olarak geliyor. Hatalı bir mantık izliyorlar; ama böylece daha çok kullanıcıya erişiyorlar. Çünkü büyük kullanıcı kitlesi bilgisayar kullanmayı bilmez ve ihtiyacı olan özelliğin zaten açık olarak gelmesini ister. Halbuki ihtiyacı olan 32 servistir, ama toplamda 60 servis çalışır. Biraz tecrübe sahibi olunca geriye kalan 28 servisin 20’si kapatılabilir.

    Genel itibariyle benim yaptığım ihtiyacım olmayan, kullanmayacağım özelikleri ve servisleri tamamen kapatmak oldu. Şu anda gayet stabil çalışan güzel bir sistemim var.

    Tanshaydar 1 Mart '09 tarihinde | Cevapla
  5. bende ubuntu kurmayı düşünüyorum bu lafından sonra :

    Linux’ta sadece temel özellikler kurulu olarak geliyor, ve kullanıcı da kendi istediği özellikleri kurup, ihtiyacı olan sevisleri açarak bilgisayarını öyle kullanıyor.

    wine kullanma üzerinde çalışdınmı warcraft 3ü online oynanabilir olarak kurmayı başarabilirsem windowsa pek çok ihtiyaç duymam fakat tabii ki 2. sistem olarak kalacak windows

    cloakengaged 19 Ocak '10 tarihinde | Cevapla

Tanshaydar için bir cevap yazınCevabı iptal et