Tamam, pekâla, ilk bölümün 47 dakika olmasına fena aldanıp görsel romanı baya baya yansıtacaklar dedim. Belki öyle olmayacak; ama yine de sıradan bir anime olmayacağının sinyallerini vermeye devam ediyor Fate/Zero. Nereden mi anladım? İkinci bölüm normal bir anime süresine sahip olsa da, izlediğimiz yerler boyunca hiçbir şekilde aksiyon/dövüş yoğunlaşması olmuyor. Bilâkis, karakterlerin motivleri ve kişilikleri yansıtılıyor.
Bu bölüm geriye kalan servant sınıflarının çağrılmasına ayrılmış, ve çok güzel bir ending eklenmiş. ED, tüm servant sınıflarının hayattaykenki hallerini de içeriyor ki, özellikle Assassin (Hasan Sabbah!) karakterinin yansıtıldığı sahne şahaneydi. İskender ve Mavi Sakal karakterleri de hikâyede yeni olduklarından daha ilginç karakterler olarak yerlerini alıyorlar. Saber karakteri artık sıkıcı ve hatta irite hale geldi benim için, o yüzden hiç ona değinmeden Gılgamış’ın halen ne kadar sempatik olduğunu da belirteyim!
Humanity dersinde Gilgamesh efsanesini okuduğum için Gılgamış karakterini çok yakından tanıdım ve hayran kaldım. Kendisi her ne kadar animede tanıtıldığı gibi züppe birisi olmasa da, karizma aynı 🙂
Yalnız, ikinci bölümü izlerken mest olduğum bir sahne oldu:
Tarihte hayali bir karakter olarak geçen Mavi Sakal (Blue Beard), bildiğim kadarı ile ilk defa Lovecraft’ın yarattığı Cthulhu mitosu ile ilişkilendiriliyor. Tabi Lovecraft kimdir, Cthulhu nedir bilmiyorsanız; Caster kitabını çıkardığında master’ının “o insan derisi mi?” diye sorduğunda “Necronomicon mu o!?!?!?!?” tepkisini vermediyseniz heyecanımı anlamanızın imkânı yok. Ama Caster’ın Fate/Zero içerisindeki favorim olmaya aday olduğunu ilan ediyorum.
Kirei’nin aklından ne geçiyordu, Kiritsugu’nun davranışları ne yönde değişecek, diğerlerinin kaderi ne olacak gibi sorular ilerde açıklanacak; ama Kotomine Kirei benim için tüm güzelliğini koruyor halen. Haftaya üçüncü bölümü görünce görüşelim.
merak ettim açıkcası ancak nasıl izleyebilirim ?
Tabii bunun öncesi de olduğuna göre fate/zero’dan başlamak pek mantıklı olmayabilir.
@Gökhan
Fate/stay night animesinden başla. İngilizcen varsa esas visual novelını oku.
Gil her zamanki gibi epikti. “Bana bakmaya nitelikli değilsin. Bir böceğin, ait olduğu yere, yere bakması gerekir.” *Assassin’i yere çiviler*
Tamam teşekkür ettim biraz araştırayım bakalım fate/stay night’tan başlarım saol 🙂 visual novel’ı bulabilirsem onu da okurum tabii visual novel dan kastın çizgi roman değil, değil mi ? 🙂
Değil.
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=visual%20novel
Ama İngilizce seviyenin iyi olması gerekiyor.
Ekşi’ye sormak geç aklıma geldi anladım şimdi ne olduğunu… İngilizce seviyem yeterlidir heralde filmleri, dizileri altyazısız türkçe dublajsız izlemeye yetecek kadar hakimim.
En başlarda mutlaka zorlayacaktır, çünkü visual novel’lar ağır hikâyeler anlatır. Ama Prologue kısmını geçtikten sonra akıcı olacaktır ve zaten dile hakim olacaksınız. Dolayısıyla ilk birkaç saati zorlamak gerekiyor; ama buna sonuna kadar değiyor 🙂
Sorun değil 🙂 zaten blogunda o kadar okudum ki artık izlemek istiyorum, tabi bulabilirsem.