Rötar yaptık bu hafta. Aslında her hafta olduğu gibi bu hafta da cumartesi gece uyumayıp Fate/Zero çıkar çıkmaz 720p indirdim. Doruk abinin misafiriydim bu hafta sonu, ve 105 ekran LCD TV’de birlikte izleme imkânına sahip oldum. Dev ekranda benzer zevklere sahip bir dostla izlemek ayrı bir güzellik. Harbiden, Doruk abinin dediği gibi dev ekran grafiklere bir ‘boost’ katıyor.
Pazar günü hemen yazamadım, sonrasında da iş+okul yoğunluğuna takıldım. Yazma olayından da uzaklaştım biraz. O yüzden bu bölüm ‘aradan çıksın’ tarzında olabilir. Kusura bakmayın.
Da niye özür diliyorum ki 😀 Ben kendi halimde öyle görüşlerimi yazıyordum. Resmen Fate/Zero tartışma forumuna döndü. Şikâyet mi ediyorum? Bilâkis, aynı zevki paylaştığım bunca insan görmek beni çok mutlu etti.
Kaldı ki, yorumlarıyla kaktıda bulunan herkes birbirinden yetenekli. Bir kere no_akbas Fate/Zero’yu Türkçe’ye çeviriyor, ve çeviri kalitesi de gayet güzel.
Sonra Jeanne’nin yaptığı başarılı bir Saber cosplay’i var.
Ayrıca Gökhan’ın da çizmiş olduğu bir Saber çalışması mevcut.
Doruk abiye zaten değinmiyorum. Sorun o söylesin 🙂
Daha fazla uzatmadan bu haftaki bölüm izlenimlerime geçeyim.
Açıkçası Light Novel’ı okumuş insanların hayal kırıklığı yaşıyor olup olmadığını hiç bilemiyorum. Ama ben yavaş yavaş ihanetleri görmeye başladım. Bir kere, Berserker’in geldiği yerde Gılgamış’a ayar verdikten sonra Saber’ı gördüğünde “… Ar… Ur… h!!” deyişini atlamışlar. Burada Berserker, yani artık hepinizin bildiği üzere Lancelot, açık açık ‘Arturia’ diyor. Kaldı ki, Fate evreninde bir Berserker’in konuşması ilk defa görülmüş bir şey. Böyle bir olayı ne yapmaya animeye eklememişler anlamadım. Şimdilik daha fazla konuşmuyorum bu ihanetler hakkında, asabım bozulacak yoksa.
Yine, Light Novel okumuş insanlar için bu bölüm sürpriz olmamış olsa da, Kirei’yi aksiyon içerisinde görmek bu kadar zevkli olmamış olsa gerek… Irisviel’in mevcut en güçlü magus olması, Kiritsugu’nun magus killer olması, Kirei’nin exorcist/executor olması… Episode 7’nin bıraktığı acı tadın üstüne bu bölüm harika oldu. Yalnız…
Yetmiyor be, vallahi yetmiyor. Bir hafta bekliyorsunuz, ve 17 dakika bir şey izliyorsunuz. Sırf atmosfer bozulmasın diye açılış ve kapanışları da izlerseniz 20 küsur dakika ediyor. Bahsettiğimiz şey bir Naruto ya da ne bileyim bir başka Shounen zırvası değil ki… Buram buram Seinen bir anime bu, ve Light Novel uyarlaması. İnsan istiyor ki her bölüm şöyle ilk bölüm gibi 45 dakika olsun, uzun uzun konuşsunlar, dövüşsünler, felsefe yapsınlar. Ama nerde?
Geçen bölümde Soggoth göstererek, no_akbas’ın deyişiyle ‘züğürt tesellisi’ veren Fate/Zero’dan sağlam bir ödül almak için Lovecraft fanları olarak baya bir beklememiz gerekecek.
Şimdi, gelelim işin can alıcı noktasına. Irisviel’in en güçlü magus olduğunu zaten biliyoruz. Ama buna rağmen, Kirei’nin Irisviel ve Maya’yı bu kadar kolay alt etmesi göz önünde bulundurulunca, geri kalan hiçbir master’ın teke tekte Kirei’ye karşı bir şansı olmadığını düşünüyorum ben. Bu adamın favori karakterim olması sadece felsefesine bağlı; ama aksiyonu görünce Shounen’ciler gibi de hayran oldum. Adam ağacı kırdı yahu 😀
Yalnız, Kirei’nin Kiritsugu’yu merak etmesinin yanında artık onu düşman olarak da almaya başlamasının ilk ipuçları verildi bu bölümde. Kiritsugu ve Kirei, her ne kadar bir madalyonun iki yüzü olsalar da, aradaki derin fark, Kiritsugu’nun halen bir insan kalbi taşıyor olması. Hal bölye olunca, ne kadar imkânsız gözükse de Kiritsugu’yu anlayan, onunla aynı idealleri paylaşan birileri çıkabiliyor karşımıza (Irisviel, Maiya). Kirei, henüz Kiritsugu’nun kendisinden ne kadar farklı olduğunu anlamadı. Ama dediğim gibi, bu ikisi bir madalyonun iki yüzü, birbirlerinden ne kadar farklılarsa, o kadar da aynılar. Light Novel’ı okuyanlar ne dediğimi bir nebze anlayabilecektir; ama daha iyi anlamak için novel’ı da okumak lazım.
Ben yine şu ihanet olayına döneyim. İhanet demişken, eminim ki Maiya’nın Kiritsugu’yu öptüğü sahneyi görenler Kiritsugu’nun karısını aldattığını, aslında Maiya’yı sevdiğini, Irisviel’le iş icabı evlendiğini düşünmüştür. Halbuki durum öyle değil. Kiritsugu’nun kalbinde sadece bir kadın var, onun da kim olduğunu an itibariyle biliyor olmanız gerektiğini düşünüyorum. Bu da novel’dan alınıp da çarçur edilen ayrı bir konu.
Ha, unutmadan, Kayneth’e verilen ayarı geçmeden edemeyeceğim. Magus savaşlarını izlemek ayrı bir görsel şölen, ve Kiritsugu’nun sadece silah değil, büyü de kullandığını biliyorsunuz zaten. Artık, bu ikisini birlikte kullanmaktan da çekinmediğini anlamış bulunuyoruz. O flashback ile daha fazla ayrıntıyı sonraki bölümlerde göreceğiz zaten, ya da ben ara ara spoiler vermeye devam ederim yine 😛
Bu haftalık bu kadar, klavyemden ancak bu kadar çıkarabildim. Halbu ki aklımdan geçenler, yazmak istediklerim, değinmek istediklerim çok; ama verimsiz bir dönem yaşıyorum şu aralar yazı üstünde. Artık yorumlarla tamamlanır herhalde 🙂
Evet.. 8’i de izlemedim.. Büyüsü kaçmamalı. (Bunu diyen kız izler şu lanet vizeleri bittiğinde) Ve blog’u terk ediyorum.. Hala o cosplay’i sevemedim ._.” Ama sana sözüm vardı.
Herkes sözünde durdu 🙂
En iyisi sezonu komple sonuna kadar bekleyip bir kerede izlemek; ama nerde bende o sabır…
UU~ Yeni blog gelmiş. UU~
Tutturuu, ohaio, Jun.
İbretlik bir paylaşım olmuş. +Rep
Tüm bölümler bitsin diye beklemek ha ? Eğer ben bi haftada visual novel + light novel + fate/stay night animesinin bütün bölümlerini bitirsem yani gelecek hafta bugün izlemeye başlayacak olsam, bende sabredemezdim. 🙂 Yalnız ne diye izlemiyorsam 🙂 Başlayayım bence ben fate/zero’ya da. Yada yok yok başlamayacağım. Önce light novel. Sonra light novel’ı okuyunca onu anime üzerinden değerlendirmek istemiyorum. Önce light novel okuyup, anime üzerinde ona göre fikir sahibi olmam lazım.
Ayrıyetten, forumlara takılmayı bıraktığımdan beri, ki yıllar oluyor; ilk defa böyle bir forum/blog bu kadar katılım yapıyorum ve cidden çok zevk alıyorum çünkü gerek oyun olsun gerek edebiyat, doyuyorum burada. Gidip bir forumda, yok o b*ktan, yok bu b*ktan, metallica davayı sattı, lulu çok kötü en büyük iron maiden metallica pop yapıyor falan gibi muhabbetler dinlemekten iyidir 😀
Ben Fate/Stay Night evrenine anime ile başladım, Doruk abi de öyle. Hiç de pişman olmadım böyle olmasına.
Şu anda Light Novel’ı Fate evrenine bir nebze hakim olduğum, okumayı sevdiğim, ve merak ettiğim için okudum. Animeyle karşılaştırma yapmamam gerekiyor ama sırf anime izleyip novel okumayacak kişilerin kafasında birçok şey boş kalacak, oturmayacak, onu eleştiriyorum. Önce novel okursan, anime üzerinde sahip olacağın fikir kötü olabilir. Kirei dışında 😀
Ben Silent Hill Türkiye’yi bırakalı, kendi kabuğuma çekilip kendi dilimden kendi düşüncelerimi paylaşmaya başlayalı 2 yıl oluyor. Çoğu zaman kendilerini benden üstün görüp beni düzeltmeye çalışan insanlar gelse de, arada bir sizin gibi, diğer Fate/Zero yorumcuları gibi hem muhabbetinden zevk alınabilecek, hem konu üzerinde fikir alışverişi yapılabilecek insanlar da geliyor. Haliyle mutlu oluyorum ben de 🙂
Ben birşeyler yazmıştım ya ? Sanırım göndere basmayı unutmuşum 🙂 Başlayacağım ya izlemeye, sonuçta artık kör cahil değilim. Geç kalmayayım diyorum, pazar günü Ales’ten çıkayım, işe gideyim geleyim direk başlıyorum yetti. 🙂
Ya kendini üstün görme durumu da ilginç zaten, adam geliyo, birşey zoruna gitmiş, hoşuna gitmemiş falan, sonra hemen cevap yazma gereği duyuyor. Ancak burası Tanshaydar adını kullanan birinin yeri, istediğini yazar. Okumak zorunda değilsin. Eğer aynı fikre sahip olmadığın, yanlış düşündüğünü düşündüğün kişiye cevap veriyorsan, işin yaş. Burası 1 blog, bunun YouTube’u var, Facebook’u var, Twetter’ı var var oğlu var… Aslında işe ticari olarak baksan, yani ticarete döksen; böyle adamlar sayesinde burası daha çok tanınıyor google da üstlere çıkıyor 🙂
Bu arada muhabbetimden zevk aldıysan sevindim. 🙂
Resim güzel olmuş bende çiziyorum böyle karakter resimleri çok hoşuma gidiyor site çok güzel