Parantez içinde Orkun Uçar yazdım, çünkü iki ayrı Metal Fırtına serisi var, biri Orkun Uçar’ın, diğeri Burak Turna’nın. Bunun sebebi ise ilk kitap olan Metal Fırtına’yı ikisinin birlikte yazmış olması.
İlk kitabı, lise 2’deyken, lise 1 olan bir arkadaştan ödünç alıp okumuştum. Açıkçası çok beğenmiştim o zamanlar. Kitabın kendisini değil, ayrıntılarını, kenar karakterlerini… Sonra bir arkadaşım çıkıp sormuştu “Okudun da ne oldu? Ne kazandın?” diye. Bu bana “Harry Potter okuyanlar maldır” lafzını hatırlattı… Her neyse.
2. kitap çıktı, ardından 3, 4… Ben devam etmedim. Galiba beni ayıplayan arkadaşın etkisinde kalıp bilinçaltında Metal Fırtına’nın okunmaması gereken bir kitap olduğu gibi bir dogma oluşturdum. Asi’nin ikinci kitabı Sarı İstila’yı bekliyorum ve Orkun Uçar’ın ilgili konuda yazdığı yeni bir şey var mı diye derzulya.com‘u takip ederim. Orada 3 kitabın tek kitapta birleştirilip cep boyutunda 12.90 TL fiyatıyla satıldığını görünce kitapyurdu’na abandım anında. Kitabı aldım, bitirdim, ve üzerine bir şeyler yazmam gerektiğini düşündüm…
Öncelikle, Orkun Uçar’ın o mükemmel hayalgücünün yanında bir o kadar mükemmel tasvirlerini kaçırdığımı öğrenmek beni biraz üzdü. Gökhan Birdağ efsanesinin sona ermesi beni başka bir üzdü (Tabi bir 5. kitap çıkarıp Fallout tarzında bir hikâye çıkarmazsa Orkun Uçar).
Çok güzel betimlemeler ve espriler, karakterler üzerinden öyle bir yedirilmiş ki, siz arada o tadı alıp gülümsüyorsunuz; fakat özel bir ilgiyle bazı şeyleri yakalamak için okumuyorsanız, kaçırmanız işten bile değil. Kitapların konuları hakkında bir şey yazmayacağım, zira sağdan soldan konuları öğrenebilirsiniz. Ama şahsen, konu için değil, Orkun Uçar’ın bal damlayan kalemini okumak için okudum desem yalan olmaz.
3 kitabı ard arda okumanın bir getirisi oldu mu bilmem. En azından o evrenden kopmamış oldum. Ama şahsen okuyup sindirdikten sonra bir sonraki kitabı okumayı tercih ederdim, ki buna da şükür, Orkun Uçar’ın o usta kaleminden çıkmış bir eser ağzımı tadlandırdı yine.
Metal Fırtına okumak mallıktır diyen veya benzer tarzda düşünen varsa ona buradan nanik yapıyorum ve yazımı Metal Fırtına 2 kitabından aklımda kalan bir bölümü aktararak tamamlıyorum.
Mesela Mars’ta doğan insanlar kendilerini insan olarak mı görecekler, yoksa başka bir tür olarak mı? Peki insan olmayı belirleyen nedir? Bizi insan yapan nedir? Bunu cevaplamak güç; ama şahsen çay içerken aldığım zevk bile kendimi insan olarak hissetmeme yetiyor.
Not: Çok güzel çay demlediğim söylenir. Demlerim de, yaptığım çayın tadını beğenirim. Çay demlemeyi Orkun Uçar’ın Kızıl Vaiz kitabında öğrendim 🙂
iyi günler hocam
Güzel bir anlatım yapmışsınız ellerinize Sağlık ben bu kitap serisine yeni başladım ama bir noktada kararsız kaldım Orkun uçarın metal fırtına 2-3-4 cep boy olan kitabımı alsam yoksa Burak Turnanın olan 2-3-4 u ayrı ayrımı alsam bilemedim cep boy olan kitap baktığım kadarı ile 720 sayfa ama bu kitapda acaba kesilme yada özetleme varmı yoksa sadece boyunu küçültüp hikayeyi olduğu gibi bırakmışlarmı
Burak Turna’nın serisi ayrı. O seriyi okumadığım için bilmiyorum; o yüzden bir şey diyemem.
Orkun Uçar’ın serisinin cep boyu ise ilki hariç tüm kitapları tam haliyle içeriyor. Kesilme ya da özet yok, sadece boyutta bir küçültmeye gitmişler.