Tanshaydar'ın Mekânı
Başka bir şey yok
Kategori: Eleştiri, Türkçe Yama

Neden Türkçe Yama?

Bu yazıyı serzeniş babında yazmak istemezdim açıkçası; ama geçen yıllar boyunca motivasyonunu çok çabuk kaybeden bir insan haline geldim. Zannedersem öldürmeyen darbe daha güçlü kılar sözü benim için öldürmeyen darbe sakat bırakır olarak işliyor. Her neyse…

Ben de her insan gibi annemin karnından doğduğumda İngilizce bilmiyordum. Hatta aslına bakarsanız, 4 sene öncesine kadar bildiğiniz lise İngilizcesini bile pek bildiğim söylenemezdi. Dolayısıyla yabancı sitelerde takılamıyor, filmleri izleyemiyor, kitapları okuyamıyordum. Hele ki oyunlarda ancak Age of Empires II: The Conquerors‘ın Campaign kısımlarında ne yapmam gerekeni anlayabiliyordum. Daha derin hikâyesi olan oyunlardaysa bir şeyi anlamam imkânsızdı. Resident Evil 3’ün bir bulmacasında sırf İngilizce bilgim yetmediği için üç ay takıldığımı hatırlarım… (Ayda bir kere oynuyordum ama!)

Sonra üniversitede hazırlık okumaya başladım. İşte Silent Hill 1 ile tanıştığım dönemler o zamanlardır. Oda arkadaşım ile sözlükleri karıştırarak oynardık. Hele ki piyano bulmacasını sırf İngilizce bilgisi ile çözüşümüz vardır ki, evin içinde şenlik olmuştu. (açıklamanın kendisi) Sonra öyle bir şey oldu ki, beni halen bu yolda tutmaya yeter. Devartoi’nin Silent Hill 2 için yaptığı Türkçe yamayı keşfettim.

Silent Hill 2

O günlerde bana bir nimet gibi gelen yamada şimdiki yazım hatalarını, çeviri eksikliklerini çok iyi görebiliyorum. Ama Intermediate seviyesindeyken bana mükemmel gelmişti. Sonrasında Silent Hill 3’ü oynamıştım. O zaman seviyem artık Upper idi. Türkçe yaması yoktu; ama ilginç bir şekilde ihtiyaç da duymamıştım. İngilizcem gelişmişti artık.

Bölüme geçtikten sonra bütün derslerim İngilizce idi. Bazı hocalarımın da yabancı olması ile birlikte Türkçe’nin hayatımdaki kullanım alanı bir hayli düştü. Yazılan makaleler, raporlar, ders kitaplarının yanı sıra, Silent Hill Türkiye’nin başında olduğum dönemlerde sürekli olarak haber, röportaj ve makale çevirileri ile hem İngilizce bilgimi, hem de Türkçe-İngilizce arasındaki koordinasyonumu oldukça geliştirdim. Silent Hill adına yaptığım ilk çeviriye buradan ulaşabilirsiniz. Ta 2007’de yazmış olduğum yazıda Producer kelimesinin oyun terminolojisinde Yapımcı anlamına geldiğinden bihaberdim o zamanlar.

İlk Türkçe yama çalışmam ise Silent Hill 3 için oldu. Doruk abinin çevirisinde yardım ettiği bu yama gerçekten uzun ve yorucu uğraşların sonunda açığa çıktı. Ve sorgulamam da bu zaman başladı.

Neden Silent Hill 3?

O dönemde bilgisayara çıkıp da Türkçe yaması olmayan tek Silent Hill oyunu Silent Hill 3’tü. Silent Hill Türkiye’nin başında olduğum dönemlerde birçok kişinin Silent Hill’in hikâyesini tam anlamıyla anlamadığını, notları okumadığını, atmosferi yaşamadığını üzüntüyle görüyordum. Silent Hill 2 ve 4 Türkçe yamaları olması dolayısıyla sıkıntı çekmiyorlardı; ama Silent Hill 3 bu konuda eksik kalıyordu. Silent Hill 3’ü Türkçe’ye çevirirken tek niyetim, “bu oyunu anlamayanlar, İngilizce bilmeyenler de anlayarak oynasın” idi. Saatlerimi, günlerimi, enerjimi, himmetimi harcadığım bu işten tek gelirim birkaç kişinin (herkesin de değil ha!) hayır duası olacaktı.

Orjinali Daha İyidir!

Ben her zaman bu görüşü savundum. İngilizce bilen kişilerin orjinalinden okuması, oynaması, izlemesi gerektiğini düşündüm. En basidinden, Avatar: The Last Airbender çizgi filminin orjinal dilinde beni gülmekten yerlere yatıran esprilerin bazıları Türkçe’ye çevrilememişti. Dolayısıyla bu kelime oyunlarını göremedi Türkçe dublaj/altyazı izleyicileri.

Peki ne yapmalı o zaman? Orjinali daha iyidir deyip İngilizce bilmeyen, öğrenmeye vakti olmayan kişilere “sen git İngilizce öğren, o zaman izle” mi denmeli? Sadece İngilizce için de değil, diğer diller için de aynı şey geçerli.

Çözüm 1: Herkese doğduğundan itibaren yabancı dillerin en önemlileri öğretilmeye başlanmalı. İngilizce, Rusça, Fransızca, Almanca, İtalyanca, İspanyolca…

Suç ve Ceza’yı okuyacaksanız Rusça öğrenmeden okumamalısınız.

Émile Zola okumak isteyenler Fransızca öğrenmeli…

Ev kadınları! Yabancı pembe dizileri izlemek istiyorsanız Portekizce öğrenmelisiniz!

Üniversite öğrencileri! İlgili alandaki gelişmeleri takip etmek istiyorsanız Japonca, İbranice vs bileceksiniz!

Çözüm 2: Her iki dile de çok iyi hakim, her iki kültürün yapısını tanıyan, deyimleri ve atasözlerini bilen, iki dilin yapısını özümsemiş birinin çeviri yapması.

Çeviri Nedir?

Yeni yeni İngilizce öğrenen kişilerin cümle içindeki tüm kelimeleri Türkçe yapınca yaptıklarını sandıkları eylem midir? Halk arasında Chicken Translation (Piliç Çevirme(!)) olarak geçen bu tabirlere bir yenisini de ben ekleyeyim mi?
– İti an, çomağı hazırla
– Call the dog, prepare the stick

Çeviri bu değildir. İngilizce bilgisi belli bir seviyenin üzerinde olan herkes çok iyi bilir ki, çeviri asla böyle bir şey değildir. Bu şekilde ne anlamı karşılarsınız, ne de güzel gözüken bir yazı sunarsınız.

Silent Hill 3’te Shakespeare (orjinal olacak ya!) bulmacasını İngilizceyi iyi bilen birisinin bile yeterli Şekspir bilgisi olmadan çözmesi imkânsızdı. Orada şu cümleyi şöyle çevirmiştim:
– fair is faul, faul is fair
– Hayır bildiğinizde şer, şer bildiğinizde hayır vardır

Peki çeviri bu mudur? Budur; ama sadece bu değildir. Bu bir tercih meselesidir.

Ben ömrüm boyunca asıl olanın fasıl olandan daha önemli olduğunu düşündüm. Dolayısıyla her zaman ayrıntılardan ziyade öze önem verdim. Bu tutumum çevirilerime de yansıdı, çevirilerimde her zaman olayın, durumun veya duygunun özünü yakalayıp yansıtmaya çalıştım.

Gelgelelim, bir çeviri hiçbir zaman orjinalinin birebir aynısı olmaz. Bunu iddia eden yalan söylüyordur. Mesela, verdiğim ilk örnekten gidecek olursak, Avatar: The Last Airbender’daki bir espri şöyleydi:
– That’s why it’s called justice, because it’s just us

Türkçe dublajlı bölümde ise şöyle diyor:
– Bizde adalet böyle işler, işinize gelirse

Orjinal dilindeki justice (castis) ve just us (cast as) kelimelerinin kafiyesi göze çarpıyor; ama kelime çevirisi yapacak olursak eğer:
– İşte bu yüzden buna adalet deniliyor, çünkü bu sadece biziz

gibi absürt bir şey oluyor. E oldu mu şimdi? Neye benzedi bu? Hiçbir şeye benzemedi. Türkçe dublajdaki anlatım, olayın özünü aktarmayı başarıyor.

Peki şimdi, bu espri çevrilemiyor diye, Avatar: The Last Airbender çizfi filmi Türkiye’de İngilizce olarak mı yayınlansaydı? Veya hiç yayınlanmasa mıydı?

Çeviriden beklediklerinize bağlı elbette.

Problemler?

Çeviri işine başladığınız zaman karşılaşacağınız problemlerin en küçüğü çevireceğiniz metni tam olarak anlayamamaktır. Bu problemler yardım alamamak, aptalca yazılmış karşılıklar (çeşitli sözlüklerde) vb ile iyice kötüleşir.

Ama en büyük düşman motivasyondur. Yaptığınız işin boyutuna bağlı olarak, yaptığınız sırada veya yaptıktan sonra çevirinize laf edecek, “orjinali daha iyidir” diyecek, böbürlenmekle suçlayacak insanlardır. Şimdiye kadar yaptığım yamalar için uğramadığım hakaret, yemediğim küfür kalmadı. Özellikle Silent Hill 3’ü tamamladıktan sonrası ve Silent Hill: Homecoming’in yamasını yaptığım sıralar en çok saldırıya uğradığım anlar oldu. Hatta blogumdaki yorum sistemini yönetici onaylı yapmam, Homecoming çevirisi sırasında bir gurubun gelip cesaret kırıcı, hatta hakarete varan yorumlarından sonra olmuştur.

Dolayısıyla insan faktörü, özellikle “sizin için çevirdim” diyebileceğiniz insanlardan böyle bir tepki almak oldukça sıkıntılı anlar yaşamaya sebep oluyor.

Orjinali en iyisidir diyen insanları çok iyi anlıyorum. Yabancı dil bilmenin artistliğini yaşamak için elinden geleni yapmaya devam eden insanların sayısı hiç de az değil. Ama şu var ki, İngilizce bilen bir insanın bir Türkçe yama ile ne alıp veremediği olur, işte onu anlayamıyorum.

Mantık 1: İngilizce bilen bir adam. Bir Türkçe yama. İkisi arasındaki ilişki ne olabilir?
1- Çeviren kişidir
2- Çeviriyi test eden kişidir.

Mantık 2: İngilizce bilen bir adam bir Türkçe yamaya niye yorumda bulunur?
1- Çeviren kişi olarak açıklama yapar.
2- Çeviriyi test ederek görüşlerini açıklar.

Mantıksızlık 1: İngilizce bilen bir adam neden bir Türkçe yamaya karşı çıkar?
1- Çevirinin kaliteli yapılmadığına/yapılamayacağına inanmaktadır.(Pekâla mantıklı)
2- Her şeyin orjinal dilinde kalması gerektiğine inanır(?).

Mantıksızlık 2: Bir insan neden bir Türkçe yamaya hakaret eder?
???

Beni böbürlenmekle, kibirli olmakla suçlayanlara hiçbir sözüm yok. Verebilecek bir cevabım da yok. Eğer şimdiye kadar yaptığım Türkçe yamalardan dolayı sadece kibir sahibi olmakla suçlanacaksam varsın öyle olsun.

Ama benim sorularım şunlar:

– Şimdiye kadar yaptığım Türkçe yamaları kullanıp da memnun kalmayan var mı?
– Çeviri kalitesini beğenmeyen var mı?
– Türkçe yamalarımdan dolayı artistleniyor muyum? Böbürlendiğim oldu mu?

Ayrıca:

Amnesia: The Dark Descent, ben Türkçe yamasını yapana kadar çoğu kişinin bırakın oynamayı, adını bile duymadığı Penumbra serisinin yapımcılarından gelmiş bir oyun.

– Bu yukarıda yazdığım söz, benim artistlenmem, böbürlenmem, Frictional Games’in resmî çevirmeniymiş gibi davranmam anlamına mı geliyor?

Cevaplarınızı bekliyorum.

35 şey demişler
  1. dostum paylaşımın için gerçekten çok teşekkürler bu yaptığın şey bir oyunsever için gerçekten inanılmaz derecede değerli ama değerini bilene ..!! bende bir pda sitesinde yöneticiyim aynı sorunları bizlerde yaşıyoruz emeklere bir teşekkür bile etmek bizim insanlarımıza gerçekten zor geliyor ama alıştık artık sende alış 🙂 tekrar teşekkür ederim eşsiz paylaşımların ve verdiğin emeklerinden dolayı.

    snatcher 13 Ağustos '11 tarihinde | Cevapla
  2. Kaliteli, karşılık beklemeden iş yapan herkesin ama herkesin yaşadığı sıkıntıyı yaşadığını düşünüyorum kardeşim. Silent Hill Homecoming oyunu ile tanışmıştım çalışmalarınla. Çalışma diyorum çünkü; yazıda bahsettiğin gibi çeviri profesyonel bir iştir benim gözümde de.
    Çevirdiğin bir kaç oyunu keyifle ve sen duymasan da sana iltifat ederek oynadım. Hatta ekşi sözlükte dahi çalışmalarından bahsettim. Gerçekten çok iyi çalışmalardı. Ellerine sağlık. Böbürlenmek gerekiyorsa böbürlenmelisin. Uzun zamandır iyi kötü çalışmalarını, forumlarda verdiğin cevapları bilen birisi olarak hiç bir zaman kibir taşıyan birisi olmadığını düşündüm. Bu konuda kendini üzmemelisin. Dilerim ki çevirilerine devam edersin. Çünkü; keyif alarak yaptığın çalışmalar. Zaten keyif almadan böyle bir yükü kaldırman mümkün olmazdı. ( Çok geç cevap verdiğimin farkındayım ama güç olmasın yeter bana )

    Fatih 1 Kasım '14 tarihinde | Cevapla
    • Yazıyı dört yıl önce yazmışım, o zamandan bu zamana çok şey değişti haliyle. Bu gözle bakmıyorum artık. Yine de güzel sözlerin için teşekkürler 🙂

      Tanshaydar 3 Kasım '14 tarihinde |
  3. Arkadaş, sen boşver. Kimseyi takma. Zaten olay bitmiş. Bir sürü yama yapmışsın. Üç yılımı Silent Hill Türkiye için çeviri yapmaya harcadım. demişsin. Daha ne olsun. Aynı senin gibi ünlü çevirmenler tanıyorum. Hatta Tropico adında bir oyun vardı ki; hayatımın oyunuydu. Hep Türkçe olmasını isterdim ve sonunda Türkiye’de o oyunu Türkçeye çeviren tek bir ekip çıktı. Daha onun, sizin ve oyunçeviri gibi ekipler piyasaya çıkmadı. Sizler en iyileriydiniz. Bu yüzden hepinize saygı duyuyorum. Teşekkürler.

    Mert 25 Ocak '18 tarihinde | Cevapla
    • Teşekkür ederim. Yazıyı yazalı tabii neredeyse 8 yıl olduğu için benim de bu konulara yaklaşımım değişti o zamandan bu zamana.

      Tanshaydar 8 Şubat '18 tarihinde |
  4. Öncelikle Tansel abi (neredeyse 10 yaş büyüksünüz) size teşekkür ederim. Arkadaşım sizin sayenizde yıllar önce Penumbra’yı öğrendi ben ise onun sayesinde ve tabii ki Frictional Games’in diğer oyunlarını. Türkçe çeviri yaptığınız için ayrıca teşekkür ederim. Başarılarınızın devamını dilerim.

    İnsanlar çok garip “Türkçe” kelimesi geçen her şeyi kınıyorlar. Türkçe oyun oynarsın dalga geçerler eleştirirler, türkçe dublajlı film seyredersin “aa ezik misin ne dublajı yaaa”, “‘hahaha yıl olmuş 2018, ne dublajı yaa abi” diye alay ederler. Dertleri ne bu insanların anlamıyorum türkçe dublaj ülkemde hakkını vererek yapılan bir iştir. Türkçemize laf edenler alay edip dalga geçenler kendi dilini beğenmeyen cahil sürüsüdür. Bu Türkçe bizim türkçemiz, bir kere sen bu türkçemize saygı duymalısın. Ben herhangi bir şeyin “Türkçe” olduğunu görünce mutlu oluyorum bu ister oyun olsun ister film ister kitap hiç fark etmez. Hava mı taslıyorlar ne yapıyorlar anlamıyorum sanki anasının karnında ingilizce öğrenmişte laf atıp eleştiriyorlar.

    Günümüzde insanlar türkçe çeviri oyun oynayanları eleştiren ve hatta çeviren kişiye de çamur atan, kendi dilinizde seslendirilen filmleri yadırgar, türkçe dublaj izleyenleri küçümser insanlar olmuşsunuz. Ukala ve özentilersiniz. Yerli filmleri, dizileri de altyazılı izleyin siz.

    Anonim 8 Şubat '18 tarihinde | Cevapla
    • Fuck’ın ‘Kahretsin’ diye çevirildiği dublajlara kızmakta epey haklılar ama diğer konularda haklısın 😀

      Kenan 1 Mart '18 tarihinde |
    • Güzel sözlerin için teşekkür ederim 🙂

      Genel olarak Türk insanında kendi ırkını, kendi milletini, kendi ülkesini, kendi yaptığı işleri küçük görme huyu var. Bunun en büyük sebebinin kıskançlık olduğunu gözlemledim, hani kedi uzanamadığı ciğere mundar der, o mesele. Yani dublajlı film izleyen birine “Ben o kadar iyi İngilizce biliyorum ki, orjinal dilinde izliyorum” diyebilmek veya “Bizimkiler çeviri ve seslendirme işini yeterince iyi yapamaz, ben daha iyi çeviririm / seslendiririm” demek amaçlı oluyor bu tarz bir tepki. Eskiden kişisel olarak bozuyordum bu tarz tepki veren insanları; ama “ukala” veya “özenti” diyerek itelemek o tarz insanları daha da körüklüyor ve uzaklaştırıyor. Onun yerine bu tip insanlara bakış açılarındaki problemleri göstermek daha uygun olur diye düşünüyorum. Herkeste işe yaramasa da, bir kişiyi bile kazanmak güzel olur.

      Ayrıca Türkçe dublajın dünya çapında en iyi yapılan dublaj işlerinden biri olduğunu düşünüyorum ben de.

      Tanshaydar 2 Mart '18 tarihinde |
    • Tansel abi yıllardır harcadığın tüm emekler için teşekkür ederim. Allah razı olsun. İşini hakkıyla yapan insanlardansın.

      Hiç Sanitarium oynadın mı? (Bence oynamışsındır veya biliyorsundur) Bu oyuna Türkçe yama yapmayı düşündün mü?
      Oyunun Türkçe yaması var ancak Steam’le uyumlu değil ve çeviri 10 yıllık sanırsam CD versiyonu için yapılmış.

      Özel istek gibi oldu, beni sakın yanlış anlamayın. Bu oyuna Türkçe yama yapmanızı çok isterim. Kaliteli oyuna kaliteli yama yakışır.

      Arturo 31 Ekim '20 tarihinde |
    • Güzel sözlerin için teşekkürler.

      Sanitarium için 2008’den beri defalarca muhabbet çevirdik. Hiç kalkışmadım açıkçası. Bir gün belki raftan indirip tekrar oynamak istersem el atarım, ama söz veremiyorum maalesef. Daha önce Vanishing of Ethan Carter veya Mirror’s Edge gibi oyunlara çeviri yapmaya kalkıştığım gibi bazı gruplar hemen bitirip benden önce yayınladılar, hevesim birkaç kere kursağımda kaldı, o yüzden çok da coşkulu değilim çeviri konusunda. Frictional Games oyunlarında da daha önce dediğim gibi onursal çevirmen gibi bir etiket yapıştı üzerime, o yüzden onlara devam ettim.

      Bu yazıyı 2010’da yazmışım, 10 yıl önce yani. O zamanlar 20’li yaşların başındaydım, şimdi 30’ların başındayım. Artık kendi projelerime vakit ayırmak istiyorum daha çok.

      Tanshaydar 6 Kasım '20 tarihinde |

Söz uçar yazı kalır