Ne soracağımı, nasıl soracağımı bilmiyorum, çünkü ne tanıdığım, ne de soru sorabileceğim kimse var. Üniversitede bölüm seçerken aklıma oyun yapımı ile benzetebileceğim bölümleri yazasım geliyor; ama bunun da ne kadar mantıklı olabileceğini bilmiyorum. Evet, piyasaya çıkıp oyun yapıyoruz diyen ama tek yaptığı popülarite toplamak olan kişileri de biliyorum. Ben öyle olmak istemiyorum.
Geçenlerde karşılaştım bu soruyla. Nispeten farklı bir soruydu; ama işin içindeki öz noktası birebir aynıyıdı diğer sorulan sorularla. Ve bu arkadaş da, böyle bir soruyu halka açık bir yerde sorma cesaretini gösteremedi. İlginç bir şekilde bir sosyal medya platformunda da nispeten benzer bir soru farklı bir üslup ile soruldu birkaç gün önce.
Bu konuda etraftan duyabileceğiniz mantalite genellikle şöyle olacaktır: Hayallerinizden vazgeçin!. Daha da derinlemesine girecek olursak, fikirlerinizi çöpe atın, asla istediğiniz şeyi yapamayacaksınız, asla bir tasarımcı/dizayncı olamayacaksınız, dokümanlarınızı yırtıp atın… Yani genellikle olumsuz ve zehirli söylemler. Uzatmadan cevap vereyim, genellikle haklılar çünkü yanlış şeyi istiyorsunuz.
Oyun endüstrisinin inanılmaz bir büyüme katettiğini hepimiz biliyoruz. Bununla beraber çöp diye niteleyebileceğimiz kalitesiz oyunların sayısında da bir artış var, ve bu artış doğru orantılı değil, baya baya logaritmik orantılı artıyor. Steam’in Indie çöplüğü hâline geldiği tartışılmıyor bile. Hâliyle böyle bir olumsuz söylemin ortaya çıkması pek de mesnetsiz değil.
Peki o zaman. Akıllısınız, zekisiniz, gerektiği zaman sıkı çalışma temposuna girip bunu uzun süre devam ettirebilirsiniz. En azından gelen e-posta ve mesajlarda bana söylenen bu. Aksini düşünmeme sebep verenler arada bir olsa da, bu önermeyi böyle kabul ediyorum.
O zaman sizi bu yolda yürümekten alıkoyan ne olacaktır? Bu insanlar bu tarz şeyleri neden söylüyor? Neden bu aşırı olumsuz tutum var? Etrafta bir sürü iş yapmayan; ama buna rağmen egoist ve kibirli olan sözde oyun yapımcıları olduğu için mi böyle? Yoksa başka bir sebep mi var? Yolunuzu nasıl çizeceksiniz?
Yoksa her şeyi yanlış mı anladınız?
Kısmen.
Öncelikle vazgeçmeniz gereken amaçlar, kafanızdan atmanız gereken fikirler var. Bunları kısaca sıralayacak olursak:
- Bağımsız bir geliştirici olarak hemen anında çok zengin olacağınız fikri. İmkânsız veya çok zor olmasa da, birazcık şanstan daha fazlası gerekiyor bu konuda.
- Düşüncelerinizin, tasarımlarınızın, oyun fikirlerinizin vs tek başlarına, hiçbir şekilde somut bir eyleme dökülmeden değer sahibi olduğu fikri. Somut eyleme dökülmemiş veya ürüne dönüşmemiş fikirlerinizin hiçbir değeri yoktur, ve başkalarının bunlara değer vermesini de beklemeyin. “Şerefsizim aklıma gelmişti” artık komik bile değil.
- Başkalarının elinde sizinki kadar çok oyun fikri olmadığı düşüncesi.
- Tasarım dokümanı dediğimiz şeyin bitmiş, elle tutulur bir belge olması.
- Tasarım dokümanının işin zor kısmı olduğu düşüncesi.
- Oyun Dizaynı veya Oyun Tasarımcısı rolünün çok aranan bir pozisyon olduğu fikri. Açık olan pozisyon sayısından daha fazla insanın başvurduğu yanılgısı.
- Tasarımcıların istediği her şeyi yapabildiğini zannetmek.
- Bağımsız küçük ekiplerin “Tasarımcı” rolü için sadece o işi yapacak bir kişiyi karşılayabilecek güçte olduğu yanılgısı. Öyle oturup herkese ne yapılacağını, oyunun nasıl olması gerektiğini söyleyip başka hiçbir şey yapmayacak bir adam hiç kimsenin işine yaramaz, hiç kimse böyle bir kişiyi istemez.
- İyi bir oyun yaptığınızda insanların otomatik olarak onu farkedip herkesin satın alacağını sanmak.
- İyi bir oyun yaptığınızda otomatik olarak oyunu yapmaya harcadığınız paradan fazlasını kazanacağınızı sanmak.
- Hayallerinizi gerçeğe dönüştürmenin kolay olduğunu sanmak.
Şu noktada, birilerine hayallerinden vazgeçmeleri gerektiğini söylemek bunları açıklamaktan daha kolay olacaktır.
Problem?
Peki bunlar neden problem haline geliyor? Bunun iki cevabı var:
- Yutabileceğinizden fazlasını ısırıyorsunuz
- Tasarımınız çok kötü
Çünkü tecrübesizsiniz ve yaptığınız ilk işlerin iyi olmasını beklemek zaten mantıksız. O yüzden ilk fikirlerinizi çöpe atmaya hazırlıklı olun. Projeye başladığınızda bazı şeylerin istediğiniz gibi olmadığını, fikrinizin yeterince eğlenceli olmadığını, projeyi bitirmenin mümkün olmadığını aşama aşama görmeye hazırlıklı olun. Ama bunların hepsinin, hatta başarısız olmuş projelerin bile size tecrübe katacağını unutmayın.
Başarı berbat bir öğretmendir. Zeki insanları hiç kaybetmeyeceklerine inandırır.
~ Bill Gates
Neden bu kadar olumsuz tepkiler var peki?
Oyun endüstrisinde yıllarını geçirmiş insanlar ile muhabbet ettiğinizde sizinle ne şekilde konuşacaklarını, nasıl yönlendireceklerini duymayı bekliyorsunuz; ama onun yerine aldığınız tepkiler onur kırıcı, küçümseyici ters cevaplar oluyor.
2012 GameX’e ziyaretçi olarak katıldığımda Türkiye içerisindeki bir oyun geliştirme ekibinde lider programcı olarak çalışan kişi ile görüşmem de böyle olmuştu. Kendi yaptıklarımdan bahsederken yaptıklarımın aslında birer ‘hiç‘ olduğunu defaatle tekrarlayarak asıl tecrübenin daha farklı şekillerde edinildiğini ve neden kendi yaptığı işlerin ‘gerçek‘ olduğunu dile getirdi. Tabi 6 yıl önce yaşımın daha genç olmasının getirisiyle biraz öfke biraz da kırgınlık yaşamıştım. Şimdi en azından sadece yaptığım işlerde karşıma çıkan problemler sıkıyor canımı. Yani gençler siz de haksız değilsiniz.
- Hiçbir iş yapmamış kişiler hayal âleminde yaşıyor.
- Çok iş yapmış kişiler gerçekçiliğin dibine vurmuşlar.
Hayallerde yaşayan bazı i… insanlar üzerlerine dökülen bu acı realizmin altında ezilerek ya tamamen kopuyor bu işlerden, ya da öfke ve kırgınlık içerisinde tepkilerini dile getiriyor.
Günün her saati realizm altında stres yaşayan endüstri çalışanları ise gökkuşağı gibi hayaller üzerlerine atıldığında (“harika bir oyun fikrim var, böyle böyle, biraz bundan, biraz şundan… GTA 5’ten daha büyük olacak daha iyi olacak” vs vs vs) bunları zaten çok duyduklarından ve her ne hikmetse bu soruları akıllı mantıklı kişiler yerine kendini akıllı sananların sorması üzerine artık ters tepki verir hale geliyorlar.
E o zaman kim haklı?
Hiçbir tecrübesi olmayıp da GTA 5’ten daha büyük ve daha güzel bir oyun yapacağını iddia eden arkadaş mı, yoksa yıllarını bu işlerde çalışarak harcamış ve işin zorluğu konusunda bilgisi olan arkadaş mı?
Açık konuşmak gerekirse, endüstri çalışanı bu konuda haklı. Her ne kadar üslubu eleştirsem de, doğruluk payını görmezden gelmek imkânsız. Bunun asıl sebebi ise, kısaca özetlemek olursa, “oyun yapacağım” diyen tecrübesiz insanların çok büyük çoğunluğunun kendini bir yıl dolmadan Gabe Newell veya Kojima olacaklarını sanmaları.
Oyun Yapımı bölümü okumak istiyorsunuz. (Ki Türkiye’de böyle bir bölüm yok)
Mezun olur olmaz 100 kişilik bir stüdyonun başında oyun tasarımcısı olarak işe başlamak istiyorsunuz. (He canım he)
Yılların tecrübesine sahip diğer teknik kişilerle (programcılar, modellemeciler, çizerler, müzisyenler…) çalışıp kendi rüya oyununuzu yapacaksınız.
Buna kargalar bile güler.
Açıkçası bu bakış açısı, Yeşilçam’ın en ünlü konusu olan “taşradan ünlü olma hayalleriyle büyük şehre gelen köylü kızı” naifliğinde kalıyor. Üzgünüm; ama gerçek bu.
Buna bir analoji vermem gerekirse, sinema okulundan mezun olur olmaz Christopher Nolan olacağını düşünen kişiye nasıl gülüyorsanız, ekrana Hello World yazdırmayı öğrenen kişinin de John Carmack olacağını düşünen kişiye de öyle gülün.
Eğer bu gerçeği sindirmeye hazırsanız, veya uzun vadede bunu sindirebileceğinize inanıyorsanız, şimdi asıl söylem geliyor: Hayallerinizden vazgeçmeyin.
Eğer kendinize güveniyorsanız… ve hayallerinize inanıyorsanız… ve yıldızınızı takip ediyorsanız… yine de vaktini sıkı ve ağır çalışma ve bir şeyleri öğrenme ile geçiren insanlar tarafından tersleneceksiniz.
Yani, endüstri profesyonellerinin ağır sözlerine bakıp da hayallerinizden vazgeçmeyin. Unutmayın, Kojima doğduğunda oyun geliştirici değildi, konuşmayı bile bilmiyordu. Hepsini sonradan öğrendi, yaptı. John Carmack da ekrana Hello World yazdırarak başladı. Dolayısıyla bunlar yapılamaz şeyler değil, yapanlar da insan.
Ama o noktalara zor yollardan gelen insanların tüm o yıllarına ve emeklerine tepeden bakıp da “ne var yeaa istesem ben de yaparım” türünde bir yaklaşım sergilerseniz, söverler.
Sonuç
Bu yazıyı, benzer birkaç noktada şikâyet eden arkadaşların sorularını cevaplamak amacıyla yazdım. Birkaç oyun geliştirici arkadaşa danışıp, internet üzerinde endüstride çalışmış birkaç kişinin görüşüne başvurdum. Genellikle benzer şeyler söyleyip, benzer noktalara değindiler. Ben de böyle bir derleme yaptım.
Bazen benim de lisede programlama öğrenen kardeşlerimizin “Çok zekiyim, CryEngine’den daha iyi motor yazacağım” gibi söylemlerle bana geldikleri zaman hadi len oradan diye cevap veresim gelmiyor değil. TÜBİTAK’tan edindikleri düşük bir bütçeyle bir sonraki GTA’yı yapmaya hazırlanan ekipler gördüm. Bir haftada prototipi bitebilen tarayıcı tabanlı bir oyunun klonunu 6 ayda 100.000 TL’ye yapılmasını isteyen teklifleri reddettim.
Piyasa içinde gerek yurt içi, gerek yurt dışı işler yaptıkça ve çevre edindikçe, ne kadar bilgisiz ve tecrübesiz olduğumun farkına varıyorum sürekli. Bununla beraber Dunning–Kruger etkisi altındaki insanların saçmalamalarına da tanık oldum.
Bazen benim de tersleyesim geliyor. “Yav he he” deyip başımdan savasım geliyor. Çünkü bu tarz yaklaşımların hissettirdiği tek şey, hor görme oluyor. Siz kafa patlatarak gecenizi gündüzünüze katıp bir iş yapıyor, tamamlıyor, ve piyasaya sürüyorsunuz ve konuda zerre kadar bilgisi olmayan birisi gelip abuk subuk konuştuğunda terslemek geliyor içinizden. Bu noktada zannediyorum ki üslup çok yersiz oluyor. Bu durumdan mütevellit, negatif tepkiler ve cevaplar alıyorsunuz.
Ha, endüstri profesyonellerinin de kendi üsluplarını düzeltmesi lazım. 2012’de yediğim lafı hâlen hatırlıyorum. Artık bir kuyruk acısı kalmadı; ama yine de ben o role geçtiğimde ve karşıma benim gibi birisi geldiğinde o kadar küçümseyen ve hor gören tavırlara bürünmemeyi planlıyorum.
Oyun yapmak gibi bir hayaliniz varsa, bunun zor bir iş olduğunu ve yapmış insanların çok emek verdiğini aklınızdan çıkarmayın. Duruma böyle yaklaşın.
Not: Kendimi endüstri profesyoneli olarak görmüyorum. Zannedersem arada Araf’ta bir yerdeyim.
Her ne kadar sektörden olmasam da, sanırım bu konuda cevap arayan birçok kişiye yönelik samimi, gerçekçi bir yazı kaleme almışsın, ben bile -biraz da o eski yazılarındaki havayı aldığımdan sanırım- sonuna kadar ilgi ile okudum. Umarım yazmaya devam edersin. Kalemine/klavyene sağlık! 🙂
Bazı yerleri kırpıp, birkaç ekleme çıkarma ile aynı ana fikri farklı sektörlere de uygulamak mümkün olabilir diye düşünüyorum.
Aslına bakarsan bu yazıyı yazmaya 2 yıl önce başlamıştım, benzer bir e-posta geldiğinde tekrar, böyle bir yazı yazıyor olduğum aklıma geldi ve taslaklardan çıkarıp tamamladım. Birkaç yeri de güncellemem gerekti (4 yılı 6 yıl yaptım mesela). Hâliyle o eski havayı muhafaza etmesi biraz normal gibi 🙂
Son birkaç yıldır ayda bir veya birkaç ayda bir yazmışım. O da kötü olmuş baya. Şimdi temayı tekrardan değiştirip istediğim bir şekle sokmuşken içeriği de daha güncel tutmak istiyorum. Birikmiş 14 tane taslak var, yani yazmaya başlayıp hiç bitirmediğim yazılar. Onları da bitirip yenilerini de ekleyeceğim kısmetse 🙂
Tansel abi gene çok dobra dobra konuşmuşsun ellerine sağlık. Artık bazı olayları insanlarımızın anlaması lazım fakat gene 5-10 sene önceki gibi davranmaları canimizi sıkan bir durum gerçekten.Tabi son zamanlarda piyasanın biraz daha içine edinilen durumlarda olmadı değil fakat buda ayrı bir tartışma konusu olur 🙂
Neyse abi sana tekrardan ellerine sağlık blog yazlarına tam gaz devam inşallah 🙂 (uzun zamandır takip edemiyordum nasip bugüne denk geldi.)
Teşekkürler Kıvanç 🙂
Zannedersem piyasada olan bir insan olarak bu negatif tutumdan sen de biraz payını aldın.
Bu durum sadece Türkiye için değil, dünya genelinde geçerli maalesef. Çeşitli platformlarda oyn geliştirme konuları resmen Stackoverflow gibi zehirli hâle geldi. Bir şeylerin değişmesi gerekiyor :/
Abi öncelikle teşekkür ediyorum. Üniversite sınavına gireceğim ve aklımdaki meslek bilgisayar mühendisliği olduğu için araştırmalara başladım. Ve bu bölüm mü yoksa oyun tasarım bölümünü mü seçsem diye arada kaldım. Alacağım sıralama başarısı beni hangi üniversiteleri kazandırır onu düşündüm. Hala tam fikir oluşmadı kafamda ama genel hatları ile Bilgisayar Mühendisliği Bölüm’ünü kazanıp yazılım öğrenmek ve en basit düzeydeki oyunlarla işe başlamak istiyorum. Benim için büyük bir grupla “100 kişilik bir grup” ile başlamak gibi bir niyetim yok. Sektörü seviyorum ve Türkiye’de gelişmesini istiyorum bu yüzden elimden geleni yapacağıma inanıyorum. Yani senden istediğim hangi üniversiteye gidersem grup çalışması içinde çalışan bir grupla beraber çalışabilirim? Yazdığın yazılar için teşekkürler 28 gün sonra sınava gireceğim hem onun heyecanı hem tercih heyecanları var kusurum varsa özür dilerim iyi günler dilerim.
Güzel kardeşim, öncelikle sınavında başarılar dilerim. Ben üniversite sınavına gireli 12 sene oldu; ama hâlen hatırlıyorum o dönemi, o stresi. Ha, emin ol hayat karşına öyle şeyler çıkaracak ki yeri gelecek o sınav stresini ve dönemini mumla arayacaksın 🙂
Ufak bir tavsiye olarak Oyun Tasarımı bölümünü seçmemen gerektiğini söyleyeyim. Oyun yapmak veya yapımında bulunmak isteyen herkesin Bilgisayar Mühendisliği okumasına gerek yok. Yazılım öğrenmek için de Bilgisayar Mühendisliği okumaya gerek yok. Yazılım da Bilgisayar Mühendisliğinin bir alt dalıdır zaten. Yine de iş hayatı için iyi bir seçim olabilir bu bölüm.
Ankara içinde olursan ATOM’a kaydolman mümkündür ve orada bir grupla çalışabilirsin; ama üniversite içerisinde tutkulu bir gruba dâhil olmak şans işi. Genellikle insanlar ya kadın erkek ilişkileri peşinde, ya da inekleyip yarışmadan yarışmaya koşuyor.
Bence sınavdan sonra yaz tatilinde ufak ufak Python veya Java ile başlaman uygun olacaktır, bölüme başladığında şok geçirmezsin. Zaten genelde ilk yıl bilgisayar ile ilgili tek bir ders ve laboratuarı oluyor. O dönemde de yine ufak ufak uğraşırsın boş zamanlarında.
Üniversite ve arkadaş grubundan bağımsız olarak da, ne yap ne et İngilizce öğren derim. Oyun geliştirmek isteyenlere en büyük tavsiyem budur.