Bu adamın finalleri yok mu? Oyun oynayıp film mi izliyor? Gibi soruları kendi kendime sormaktayım. Tabi çalıştığım “push push pop pop” gibi konular “görmemiş, programlama öğrenmiş…” gibi tepkiler alabileceğinden pek fazla seçim şansım yok.
Tabi gecenin bir vakti ders çalışmaktan sıkılıp da paketin bittiğini gören bir masa lambasının yapacağı şeyi yaparak film arşivimden bir tane seçerek izleyeyim dedim. İzledim. Çarpıldım. Düşündüm. Yorumlamaya çalıştım. Sonunda buraya taşımaya karar verdim.
The Uninvited (Davetsiz), daha ilk çıktığında “batının tırt korku filmleri” önyargısından fazlasıya nasibini aldı benim açımdan. Özellikle de Hollyshit tarafından tekrar çekilen bir “Japon Korku Filmi” olduğunu öğrendiğimde önyargımın katlanarak büyüdü. (Bu arada filmin orjinalini merak edenler için benden geliyor: Janghwa, Hongryeon). Tabi ben ne yaptım? Önyargıma yenilmeyerek izledim! (Öhöm…)
İtiraf etmek zorundayım ki, gerçek anlamda “Japon Korku Filmi Hollywood Yeniden Çevirimi” türünün tırt bir örneği zannettim başlarında. Hatta ortalarında. Hatta sonuna doğru. Ama öyle bir an geldi ki… erm… şey… ne desem bilemedim ki. Tükürdüğümü yaladım. Hani iki saat izledim, sonunda değdi, bir şeye benzedi.
Spoiler isteyen arkadaşlar için filmin Identity tadında olduğunu, aslında bir korku filmi olmadığını, sadece biraz çakma ve boş korkutma sahneleriyle insanı sıktığını söyleyebilirim. Özellikle çöp poşetlerini gördüğünüzde “offf, yine mi?!” şeklinde tepkiler verebilirsiniz. Ama sanırım yönetmen filmin sonlarına doğru bunların boş uğraşlar olduğunu anladı; filme psikoloji ve gizem katmaya karar verdi. Olduğunu sandığınız şeyin aslında olmadığını öğrendiğinizde verdiğiniz tepki neyse ben de o tepkiyi vererek filmi sonlandırdım.
Hasılı kelam, önyargılarımda yanılmamışım; tırt bir korku filmi denemesi. Ama korku filmi mi? Hayır, içinde biraz gerilim, finalinde de psikoloji barındıran, izleyiciyi ters köşeye yatıran (ben bu kadar izledim ben bile yattım :/) vasat bir film olmuş. Canınızın ders çalışmaktan sıkıldığı ve paketinizin bittiğini gördüğünüz bir akşama gayet iyi gider.
Not: Gece uyuyun, gündüz çalışın.