Geçenlerde Sergen isimli bir arkadaşımın beni haberdar ettiği oyun, hem Point&Click türünde olması, hem de DXStudio ile yapılmış olması sebebiyle ilgimi çekti ve oyunu edinip oynamaya başladım, ve imkânsızı başararak bitirdim.
Eğer ki casual gamer denilen kitlenin içinde yer alıyorsanız yazıyı okumayı burada bırakın. Eğer ki Black Ops’un gelmiş geçmiş en iyi senaryoya sahip olduğunu düşünen gerizekâlılardansanız, o zaman bir daha bu bölgeye adımınızı atmayın, benim yazıp çizdiğim hiçbir şey size göre değil demektir.
Baron Wittard: Nemesis of Ragnarok, Point&Click oyunlarının son dönemde ele aldığı serbest kamera – sabit karakter akımına birebir uyan, ve birçok P&C oyunun en büyük kısıtlaması olan tek-sabit çözünürlük sunan bir oyun. Oyunun sunduğu tek çözünürlük, 1024×768, benim gibi geniş ekran bir monitöre sahip biriyseniz size işkence olarak gelecektir. Ama teknik açıdan bilgisi olanlar anlayacaktır ki, farklı çözünürlük desteği p&c oyunları için imkânsıza yakın bir teknik zorluktur. Bu ayrıntıyı es geçebilirseniz, oyunun diğer sunduklarına bakalım.

Baron Wittard’ın en güzel özelliği, modelleme ve doku kaplamalarında sunduğu muhteşem işçilik. Oyunun her yerinde, her köşesinde durup hayranlıkla inceledim. Çok zaman geçirmeyeceğiniz yerlerde bile bu işçiliğin ve ayrıntıların çok yüksek olması oyunun en büyük artısı. Mekânların tamamen pre-rendered olması grafik işlemcinize binen yükü azaltırken, dinamik olmasa bile ışıklandırmanın harika olması bir başka güzel ayrıntı, tabi sadece görsellik açısından…

Wittard isimli bir varyemez amcanın inşa ettirdiği Utopia isimli otele, haber çıkarmak için gelen bir gazetecinin rolünü üstlendiğimiz oyun, temel olarak Viking mitolojisini konu alıyor. Ragnakok’un (Kıyamet) gelişine öncü olan Fenrir (Deccal) gibi mitolojik öğeleri alan oyunda, yaptığımız şey Fenrir’in güçlenmesini engellemeye çalışırken Ragnakok’u ertelemek. Tabi bunun için de oyunun başlangıcından çok kısa bir süre sonra bir muska aracılığıyla Wittard’ın bizzat kendi ruhu bize eşlik edip rehberlik ediyor. Etrafta bulabileceğiniz notların yanında, Viking kültürü hakkında da oldukça bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Yapmanız gereken şey ise on adet rünik taşını bularak bunların içindeki enerjiyi çıkarmanız. Tabi bu öyle kolay bir iş değil.

P&C oyunlarının genel özelliği olan bulmacalar, bu oyunda haddini fazlasıyla aşmış. Hayatımda oynadığım en zor bulmacalara sahip oyun bu oldu. Sadece belli bir bulmacanın üzerinde, sağa sola gitmeden, tam 45 dakika harcadım. Oyunun başında, bu tip oyunlara aşina olduğum için pek zorlanmadan çözdüğüm ilk birkaç bulmacadan sonra biraz rahatlamıştım ki, oyun suratımda tokat gibi patladı. Oyunu bitirmek için tam üç sayfa not aldım. Oyunun başında gördüğünüz bir bulmacaya ait ipucunu ortalarda bulduktan sonra, en başta bulduğunuz ipucunu sonlara doğru kullanmak sizi binanın içinde bir o yana bir bu yana gezdiriyor. Hele ki bir bulmacada aldığım nottan emin olamadığım için 14. kattan zemin kata inip, asansörün elektriğini balkon kapısına verip, balkondan ipucuna bakıp, elektriği tekrar asansöre verip, sonra tekrar 14. kata çıkmam, oyun boyunca yaşadığım en sinir bozucu anlardan biriydi.
Oyun boyunca çok dikkatli olmanız, her nesneyle etkileşime geçmeye çalışmanız, hatta bazı yerlerde pixel hunting yapmanız gerekiyor. Bir sonraki aşamada ne yapmanız gerektiğine dair hiçbir ipucunun olmaması ise sizi Utopia içinde amaçsızca gezdiriyor. Bunu önlemek için tüm bulmacaları keşfedip not almanız gerekiyor; ama bazı bulmacalara ulaşmak için başka bulmacalar çözmeniz, ulaştığınız bulmacaların ipuçlarına erişmek için ise bambaşka bulmacalar çözmeniz gerekebiliyor. Hele ki bir soyağacı bulmacası var, binanın dört bir yerindeki ipuçlarını bir araya getirmek zorunda kalıyorsunuz. Deneme yanılma yöntemi ile çözebileceğiniz bulmacalar olsa da, neyin ne yaptığını anlayana kadar harcayacağınız vakti ipuçlarını aramaya vermek daha mantıklı olur.
Ayrıca oyundaki her ayrıntıya dikkat etmeniz gerekiyor. Oyunun ta başından itibaren Sarı, Kırmızı, Yeşil ve Mavi işaret(ler) mevcut dört bir yanda. Bunların her birini bulup sayılarını not etmeniz gerekiyor. Tabi daha önceden gördüğünüz bir tanesini unutarak tekrar saymak ve en muhtemel olanı, birçoğunu gözden kaçırmak bulmacayı deneme yanılma yöntemi ile çözmek zorunda bırakacaktır sizi. Ben 2 sarı, 3 tane de yeşil işareti kaçırmıştım. Kırmızı ve mavi olanların hepsini bulmuşum.
Genel olarak bulmacaları üç kategoride ele almak mümkün. Sabır gerektirenler, ipucu gerektirenler, bir oyun üzerinde bilgi gerektirenler. Sabır gerektirenleri iki bardak kahve ile aştım, bilgi gerektiren oyunlarda lisede Hanoi kulelerini sunmuş olmam, rünik küpünün olayını bilmem, ve diğer ıvır zıvırlarla ilgili olmamdan dolayı rahat ettim. İpucu gerektiren bulmacalar ise, bazen elinizde ipucu bulunmasına rağmen bile sinir bozucu olabilir. Hele ki tetris bulmacaları var, son bulmaca da sinir bozukluğundan ellerim titremeye başladı.
Bu oyun bulmaca oyunu, ve eğer yeteri kadar sabıra sahip değilseniz, kesinlikle denemeyin. Scratches yazımdan sonra oynamaya çalışıp da, tam çözümle bile ilerleyemeyen arkadaşlar oldu. Akıl ve sinir sağlığınızı korumak istiyorsanız, uzak durun; ama yeni oyunlardaki aptal bulmacalardan sıkılmış, konsol oyunlarının ve oyuncularının oyunları ve oynanışları basitleştirmesinden bıktıysanız, bu oyun size çok iyi; ama bir o kadar da sert gelecektir. Neye uğradığınızı şaşırmayın sonra!
DXStudio ile ilgili olma sebebim, Kukla Interactive olarak şu anda üzerinde çalıştığımız oyunun alfa sürüm demosunun DXStudio ile yapılmış olmasıydı. Biraz radikal bir karar oldu; ama konsepti daha da güçlendirerek çok daha güçlü bir motora geçiş yapma kararı aldık. Eğer ki demosunu oynadıysanız, günümüz teknolojileri ele alındığında yeterli olmayabilecek bir yapıda olduğunu görebilirsiniz. Tabi o günler geride kaldı.
Gerçekten Hardcore oyunculara hitap ediyor 30 dk ‘da sinir küpü oldum.
bi ara indirip oynayayım.. türkçe yapacan mı pampa?
deccal kıyamet filan ilgi çekici gibi..
Eğer ki Black Ops’un gelmiş geçmiş en iyi senaryoya sahip olduğunu düşünen gerizekâlılardansanız, o zaman bir daha bu bölgeye adımınızı atmayın
_________________
Şu sözüne kurban 🙂 Bir türlü anlatamadım hemen hemen her Amerikan oyununda, savaş temalı film-dizi-roman’da geçen o kadar basit ve klişe bir konuya sahipki. RE’deki T-virüsü misali bazılarının kanına cod öyle bir sinmişki han Nuh der peygamber demez cinstenler.
Oyun hakkında ise gerçekten kafa patlatan cinsten bir oyun ancak şu hazulu bir yer vardı oraya kadar gelebildim. (ingilizcede yetersiz olunca ne yapsın abbas 😀 ) Oyun hoş seslendirmeler iyi atmosfer güzel bulmacalar zor 🙂
Yazı için teşekkürler ve ellerine sağlık.
abi oyun iyide bizim ingilizce tırt! lise düzeyi çat pat! üniversitede anca medikalını öğrettiler meretin. türkçe yap desem emeğine değmez her kitleye hitap etmiyo en nihayetinde. başka yerde çevirtmeye kalksam bunun dil dosyalarına falanda ulaşılmaz şimdi. ulaşmanın bir yolunu bilen bi zahmet yazıversin de elde sözlük oynamayalım şu oyunu.
Ahım şahım bir İngilizce bilgisine gerek yok. Çok oldu oynayalı; ama hatırladığım kadarı ile bulmacalarda da İngilizce bilgisi gerekmiyordu. Hikâye de öyle derin değil zaten; ama işte günlükleri okurken ben bile zorlandım.
hadi ya! bende korkup başlamadıydım bak! nese başlıyorum o zaman. eyw.