Tanshaydar'ın Mekânı
Başka bir şey yok
Kategori: Beyazperde

District 9

DIST9_TSR_1SHT_3Kurtuluş Günü tadında “Amerika’nın dünyayı uzaylılardan kurtarması” temalı filmlerden bıkmış, artık ucuz senaryolu Holywood filmlerinden gına gelmiş bir insan olarak District 9‘u gösterime girmeden önce ilk duyduğumda osuruktan bir film olacağını düşünmüştüm; ama sonrasında trailer’ını izlemiş ve sorgu odasında “Sadece eve gitmek istiyoruz” diyen bir uzaylı görünce kıvılcımlar çakmıştı…

Sonunda filmi izleme imkânı buldum. İçler acısı bir film. Hani Güneşi Gördüm‘deki gibi dram doluydu. Hikâyesine kısaca değinmek gerekirse, 28 yıl önce Günye Afrika’da bir şehrin üzerine (Amerika’da değil!) bir uzay gemisi gelir, iniş yapmaz; ama iniş yapmadığı gibi hiçbir hareket de göstermez. Uzun ve meraklı bir bekleyişin sonunda ilk teması insanlar yapmaya karar verir ve geminin içine zorla girdiklerinde karşılaştıkları manzara içler acısıdır. Uzun süredir geminin içinde kısılı kalmış karides benzeri uzaylılar açlık ve sefalet içindedirler. İnsanlar hemen sağlık kuruluşları vb. aracılığıyla insani yardım başlatırlar ev uzaylılar bulundukları şehrin kenar mahallesinde District 9 isimli bir bölgeye yerleştirilirler. Tam bir varoş olan bu bölgede yaşamaya başlayan uzaylılar, aradan geçen zamanla birlikte insanların (özellikle de uzaylı silahlarının peşindekilerin) açgözlülüğüyle karşılaşmaya başlarlar.

Aradan geçen bunca yıldan sonra uzaylıları kontrol altında tutmak ve iyice asimile etmek için District 10 isimli bir bölge açılır ve hepsine anlaşma (zorla) imzalatılarak District 9’dan alınmak istenir. Lastik burada kopuyor. Bu hareketin lideri olarak görevlendirilen Wikus van der Merwe, herkesten gizli araştırmalar yürüten üç uzaylının barakasında bulduğu bir tüple oynarken üzerine bir sıvı püskürür. En başta geçiştirse de, sonradan anlayacağı gibi hızlı bir şekilde uzaylılardan birine dönmeye başlar. Tabi bu, sadece uzaylı DNA’sı ile çalışan uzaylı silahlarını kullanmayı 28 yıldır bir türlü beceremeyen devlet için bulunmaz bir fırsattır ve kimsenin kaale almadığı Wikus, bir anda istenen adam olur.

Filmde uzaylılar üzerinden had safhada insanlık eleştirilmesi yapılması beni mesteden nokta oldu. Uzaylı teknolojisini sadece silah yapımı üzerinde görmek ve hiçbir şekilde başka alanları düşünmemek tam da devletlerin yapacağı bir iş. Aynı şekilde uzaylılara üçüncü sınıf insan muamelesi yapmak, haklarını hiçe saymak, kolonileştirme çabasıyla asimile etmeye çalışmak günümüz sistemine büyük göndermeler içeriyor.

Film, efektler ve oyunculuklarıyla da izlemeye değer. Müzikler de atmosferi tamamlayıcı nitelikte. Tabi ki Türkiye’ye gelmediği için (gelir mi o da var ya…) malûm yollardan edindim. Yurtdışında sağlam hasılat yaptı diyorlar, ne kadar doğrudur bilemem; ama bizde hasılat yapmayacağı kesin. Böyle sosyolojik filmler asla düşündürmez, özel efektleriyle adından söz ettirirler. The Mist (Öldüren Sis) filmini de korku filmi zannedip o az önce bahsettiğim zihniyetle izleyen insanların da bir şey anlamamış olması gibi, bu film de Türkiye’ye gelirse ziyan olur, kaybeder.

Sadece evine mi gitmek istiyorsun? Gonuşşma Layn!…

District 9

Söz uçar yazı kalır