Çocukluğumuzdan beri planlı programlı çalışmanın önemi empoze edilmeye çalışılır, hatta dayatılır. Peki planlı programlı olmak, bizi sürprizlere ne kadar hazır kılıyor? Üniversite hayatımda şimdiye kadar yediğim, veya son anda kurtardığım “son dakka golleri” istisnasız bir şekilde “planlı programlı olduğum” konularda olmuştur.
– İki hafta öncedan çalışmaya başladığım bir sınavda, 1-7 arası konuları yalayıp yuttuktan, 8-12 arası konulara da göz attıktan sonra; sınavdan bir önceki gün gönderilen e-postada sınavın 9-14 arasındaki konulardan çıkacağı belirtilmiştir.
– Yine uzun süre önceden çalışmaya başladığım sınavda, 5. konu yeni bitmiş ve 6. konuya yeni başlanmış olduğundan 2-3 ve 4. konuları çok iyi çalıştıktan sonra; sınavda 4. konudan bir soru çıkmış, geri kalanlar da 5 ve 6. konulardan çıkmıştır.
– Ekonomik bir ay geçirdikten sonra biriktirmiş bulunduğum bir miktar paranın bir kısmını istediğim bir kitabı almak için bir kenara koyacakken; o anda laboratuar dersi için gerekli bir alete vermem gerekmiştir.
– Hafta sonuna bir ay önceden bilet aldığımda, o güne sınav konulmuştur.
Örnekler çoğaltılabilir. Veya “olabilir” denilip geçilebilir. Ama “planlı programlı olmak” bize ya yanlış öğretildi; ya da sürprizlere karşı hazırlıklı olma konusu bir yerde atlandı. Aksi takdirde, hangi köşesinde ne beklediğini bilemediğimiz hayata karşı, doğru donanımlara sahip olmaya çalışmanın planlı programlı olmaktan geçtiğini iddia etmek eblehlik değil de nedir?
İki soru daha geliyor o zaman:
“Her durum için ayrı bir plan yapan başarılı olur mu?”
veya
“Sürprizlere karşı nasıl hazırlıklı olacağız?”.
İki cevap verelim:
“Her durumu tahmin edebilecek bir öngörüye sahipseniz bunu yapın.”
veya
“Hayat tecrübesi kazanın. Tarih tekerrürden ibarettir.”
Not: Sürprizlere karşı hazırlıklı olan, planlı programlı olandan üstün olma potansiyeline sahiptir.
Not 2: Bence başarısızlığın bir tanımı da, “sürprizlere karşı hazırlıklı olmamak” olmalıdır.