3D furyası “hızlı atın şeyi seyrek olur” mantığına harfiyen uyarak zerre kadar kalitesi olmayan, sadece görsel şölen yaşatma amacı güden; ama bazen bunu bile beceremeyen (bakın filmler demeyeceğim), ürünler vermeye son hızıyla devam ediyor.
Aslında bu filmi izlemeden önce sevgilimin “zaman kaybı ve sıkıcı” şeklinde yaptığı yorumu göz önünde bulundurmuş ve sırf “bu nedir hacı?” diyen merağımı dindirmek için izlemeye karar vermiştim. Ama bu kadar kötü bir şey de beklemiyordum…
Filmin başlarının gerçek dünyada ve filmin asıl örgüsünden alâkasız geçmesi beni önce heyecanlandırdı. Sonrasında gördüğüm şu sahnede ise gözlerim parladı:
The Social Network‘ü izlediğimde de Perl kodları derlediğinizde çalışacak kadar gerçekçi ve düzgün yazılmıştı. O ayrıntı beni mestetmeye yetmişti (filmin kalitesine değinmeyeceğim ama). Tron Legacy’de de böyle bir ayrıntı görünce, yani koskaca sistemin linux tabanlı olması ve kodların da gerçek kodlar olması ayrıntısı, bir an umutlandığımı itiraf etmeliyim. Ama, meğer ki tüm bu cafcaf filmin geri kalanındaki olaylara hazırlık amacıyla atmosfer kurmak için başarısız bir çabaymış.
Bakın, Ayin filmini izledim ve yorumladım da. Orada söylediğim şey, filmin yaptığı hristiyan propagandasını göz önünde bulundurmazsanız, yine de izleyebileceğiniz, atmosferi olan, sinekalitesi olan, oyunculuğu olan “bir film” var. Burada ise çok başarısız ve adi bir hristiyan propagandası dışında elle tutulur hiçbir şey yok.
Bir kere başrol, Sam Flynn, ölürsen gerçekten öleceğim bambaşka bir boyutta değil de, Halo oynayan gençlik gibi tavırlar sergiliyor. Hani biraz zorlasan “hacı az önce metriksten geldim, Neo’nun selamı var” diyecek gibi bir havasının olması The Karate Kid filminin yeni çekiminin başarısız olmasıyla aynı sebepten filmi başarısız kategorisine sokuyor. Filmin geri kalan oyuncuları ise çok geri planda kalıyor.
Hadi oyunculuğu geçtim, filmde başka elle tutulur bir şey olabilir mi diye baktım. İşte biraz biraz Sam ile babası Kevin’in ilişkisi biraz elden geçirilmiş. Herhalde tüm videoda elle tutulur tek yer burası.
Şimdi gelelim hristiyan propagandasına. Ben ona buna karşı çıkıp da asi çocuk rolü oynayan birisi değilim. Sadece, dini bir vaazın “bakın len film yaptık çok da güzel iyi oldu 3D’si de var ehe” denerek film diye yutturulmasına karşıyım. Hele bir sahne geldi ki, CREATOR (YARATICI), her zaman orada olamadığı için “Kendi suretinde bir yardımcı” yaratıyor. Video o noktada benim için bitti. Videonun tek eksik yanı “gerçek bir olaydan alıntıdır” yazısının olmayışı oldu.
Hâsıl-ı kelâm, yılın daha üçüncü ayının başındayız belki; ama yılın Epic Fail’i olarak Tron Legacy’yi seçiyorum. Bakalım zaman bize daha ne epic fail’ler gösterecek.
Bu film yüzünden boynum tutulmuştu. Malum sinema koltukları oturmak için uyumak içn değil:D
üstünden zaman geçti evet biliyorum. Ama bu yorumu atlamadan edemeyeceğim. Tabi ki filmde aman aman denilen sahneler yoktu. Ama bir fikir olarak bence elde tutulur bir şeylerde yok değildi hani. Tamamen olmasada aralarından ince eleyip sık dokuyarak dediklerine katıldım lakin bence Tron fikir olarak yenilikçi bir film diyebilirm (bana göre, sana göre değil ya da ona göre bilemedim ki). Kısaca diyeceğim bir iki nokta var : Mesela oyuncular olarak tamamen haklısın ama atladığın nokta sadece Sam ön planda olması zaten başrol oyuncu olmasından kaynaklı be abi, yani tamam Kara Murat gibi olmuş ama diğer karakterlede yardımcı olarak iyi bir plandaydı. Görsellik olarak eleştrimediğini fark ettim. Bence görseller yeterliydi filmin + yönünü bu gösterebilirim 😉 Yine de fikir herkese özel olan. Benimde kanaatim bu yönde ve tekrar diğer yönlerine dikkat ederk anı yaşayarak filmi izlemelisin -ki bu yorum niye yazdım, geçenlerde babamlar izliyordu bende oturdum bakındım, 3D keyfini vermesede (Teve)bence izlemeye değerdi diyorum- .
2010 da yazmışsın, keşke görseydim, aptal olduğumu kısa cümlelerle anlatmışsınız.
Bak Ali’cim, sana argüman nedir, nasıl oluşturulur, nasıl kullanılır onu öğreteceğim.
Bu blogu 2007’den beri açık tutuyorum, yani nerden baksan 8 yıl oldu. Bu koca 8 yıl içerisinde 17,530. yorum seninkisi. Genel itibariyle gerizekâlıların gelerek argüman üretemeden (bak üretemeden demiyorum) hakaret etmeye çalıştıklarını görüyorum. Benim mekânımda bana hakaret etmeye çalışan kişileri de ters yatırıp kazığa düz oturtuyorum. Ama güzel kardeşim, senin için bir istisna yapacağım.
Şimdi, argüman üretmediğini görüyorum. Kısa cümle tanımını neye göre yapıyorsun o belli değil. Ne anlattığımı anlayacak kadar bir zekâ seviyesine sahip olmadığın da çok açık. O yüzden gerizekâlı olduğun kanısına varıyorum.
Mesela bak şimdi, sana bir argüman daha sunayım. Film çıktığında herkes onu konuşuyordu. O yüzden de her sahneyi teker teker ele almayı gerekli görmedim.
Anladığım kadarıyla filmi yeni izledin ve çok sevdin, birisi filmi itin deliğine sokunca canın çok yandı. Buradan da toy ve genç bir arkadaş olduğunu çıkarıyorum. Filmi 6 yıl sonra izlediğine göre de mağradan pek çıkmayan bir arkadaş olduğunu. Dolayısıyla gerizekâlı değil de argüman üretmeyi henüz öğrenememiş, ve ailesinden öğrendiği tek şey hakaret etmek olan bir delikanlı olduğun sonucuna varıyorum. İlk argümanımın sonucunda vardığım kanı olan gerizekâlı oluşun, bu argümanımla değişti.
Bence biraz pratik yaparak sen de bunları başarabilirsin.